Bir erkek, eşinin sıcaklığından yoksun kaldığında, yüreğinde bir sızı uyanır; sessiz, ama derinden işleyen bir yara.
Özlem, bir zamanlar birlikte örülen anıların gölgesi gibi peşine takılır, usulca, ama inatla. Kadının gülüşü, bir bahar dalında açan çiçek gibi capcanlıyken, şimdi solgun bir hatıraya dönüşmüştür. O sıcak dokunuş, o bir anlık göz göze bakış, sanki bir rüyadan izler taşıyan uzak bir anı gibi kaybolmuştur.
Evin odaları, balkonun ona ait köşesi, bir vakitler sevgiyle dolup taşarken, şimdi soğuk bir boşlukla yankılanır. Duvarlar, kahkahaların ve fısıldaşmaların izlerini taşır, ama artık o izler, bir yabancının adımları gibi soğuk ve mesafelidir.
Erkek, bu uzaklığın sebebini çözmeye çalışır; belki bir sözü keskin kaçmıştır, belki bir anlık dalgınlıkla bir hata yapmıştır. Ama cevap, kadının ardına çektiği görünmez bir perdenin gölgesinde saklıdır. Bu, yalnızlık değil, bir kayboluşun sancısıdır; sevdiğinin ruhuna dokunamamanın, onun gözlerinde kendini görememenin buruk acısı.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta