Bulutlar sancılanıyor,
Soğuk soğuk terliyor rüzgar.
Pis bir camdan dışarı bakıyorum,
Saçları dalgalanıyor ağaçların.
Kendi yüzüne kapanmış takvim mevsiminin,
Yokuşu gözü kesmiyor, yorgun bir saat yürek.
Kirlenmiş tükürüğüm yutkundukça yüzümde
O tiksinti…
Ne kadar kapalı kaldığını bilmeyen
Gözlerim şaşkın.
Parmaklarım kıpırdıyor titrek,
kapatıyorum kapsını tekrar
İçinde geziniyorum düşüncelerin.
Evlerin bacaları kadar küs ve gururlu,
Ve Çatılar kadar yalnız, dizilmiş sıra sıra ayrılıklar…
Kendi yüksekliğinden korkarak
yalnızlıktan aşağı bakıyorum.
Her yükseklikten aşağı tükürüyorum çocuklar gibi.
Ben Tanrıyı, Tanrı beni sınıyor.
Kaderimize terk edilmişiz.
Dünya bir yıldız gibi söneli çok olmuş.
Bir masal gibi dinliyor sonunu bilmeyen.
Gözlerim hep bu masalın anlatılmayan sonuna ağlıyor.
Uykularımda ölüp ölüp,
Gündüzle diriliyorum.
Bu benim kıyametim BİLİYORUM…
Son bakışım yüzünden
Aynalara bakamıyorum.
Hep bu saçlarım yüzümden
Kimseye inanmıyorum.
Gülme çizgilerim,
Ah benim korkak reflekslerim.
Hep bu miyop yüzünden
Geçkalıyorum…
Ah benim korkak sırtım
Kaptırdım ellerimi
Şimdi tutunamıyorum.
Aşkı sen öldürdün
Ben yaşayamıyorum.
Bu Benim Kıyametim Biliyorum.
Hayırsız olur
Vefasız olur
Haksız olur
Her şey olur da İnsan
Yük etmemeli hayatı sırtına.
Alacalandı yüzü,
Daha fazla tutamadı.
İçine içine ağlayan ihtiyar,
Söylene söylene iş yapan bezgin kadın,
küskün,ağlayışını duydukça ağlayan,
neye ağladığını unutan çocuk
bugün yağmur.
Yetişsin acelem
Özür dileyerek öpüp başıma koyduğum ekmekten,
İki damla yağmurdan kalanı benden…
Kayıt Tarihi : 9.11.2007 09:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!