Bu akşamın adını yalnızlık koyalım. Hani öteden beri bana en çok yakıştığını söylediğin yalnızlık. Hani ellerim yanıma düştüğünde gülümsediğin ve yaramaz bir kız çocuğu edasında koşup gittiğin.
Biliyor musun Yalnızlık, yalnızlıktır sevgilim. Hüznün alengirli noktalarında demleyelim bütün çığlıkları. Sus pus sevdaları zehir diyetiyle içelim yalnızlığın gözelerinden.
Sahildeyim, ölü kuşlar serilmiş kumsalın uzun uzadıya giden kıyılarına. Işık gösterisinin içinden çağıldıyor suyun dansı, bazen bir çiçek oluyor, bazen bir ok, bazen bir yıldız. Dalgalar sırasını bekleyerek vuruyorlar iskeleye, uzaklardan bir”ti”sesi geliyorum diyor gökte birbirine serenat eden yıldızlara, bir gündüz daha ölüyor ufkun yeryüzüne düşen izdüşümünde.
Beni hiç kimse böyle ağlatmadı. Yakmadı gözümün pınarlarını hiçbir sevda. Belki de ben hiç sevdalanmadım hayatım boyunca, bütün duyumsamaları şimdi algıladığımda yandım.
Geriye dönmez savaşçılar...
Fırtınayla yıkanmıştır ömürleri
Karla yıkanmıştır yüzleri...
Bu yüzden asla vedalaşmaz
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta