Bozkıra Ağıt Şiiri - Burcu Bolakan

Burcu Bolakan
27

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bozkıra Ağıt

Bugün kara bir gündü…
Gök delinmişti, yağmur değil, hüzün yağıyordu;
damlalarla, geçmiş sızıyordu toprağa,
titriyordu toprak,
inliyordu rüzgâr,
susmuştu dağlar,
yürekleri dondurmuştu bozkırın tam ortasında.

Sanki yeryüzü bir an sustu,
sanki bir daha güneş doğmayacak gibi,
sanki zaman, son nefesini alıp bırakmış gibi…

Gecenin koynunda unutulmuş bir çocuktum,
dilsizdim, kimsesizdim,
ve bir başıma.

Bir zamanlar bozkırda koşturduğum atlar,
şimdi suskun bakıyor bana uzaktan.
Ama yine de içimde onların yakarışlarını hissediyorum,
bozkırın sesi hiç tükenmez.

Anamın kopuz sesiyle ninniler söylediği çadır,
şimdi soğuk, yıkık, sessiz…
Ben şimdi neye inanacağım?
Hangi sancak yükselecek göğe?

Belki sancağımız yıkık,
ama rüzgâr hâlâ bizim izimizi taşıyor.

Hangi ezgi, hangi nefes yankılanacak içimde?
İnancım örselenmiş bir yaprak gibi,
rüzgâr ne yana esse, oraya savruluyor.
Üşüyor içim…

Bozkırın ayazı düşlerime buzdan bir zindan örmüş.
Çadırlar karanlık,
tutsağın suskunluğu ateşe bile sinmiş.
Kopuz dilsiz,
Tellerinin sesi çıkmıyor,
gökyüzü öksüz,
yıldızlar bile ağlıyor sanki.

Söyleyin, kim binecek şimdi ceylan bakışlı atlara?
Kim kaldıracak yere düşen sancağı?
Kim tutacak ellerimi,
karanlık içime yürürken?

Biliyorum…
Bozkır kolay kolay susmazdı,
ama ben susuyorum.
İçimde fırtınalar büyüyor,
bir yanım diyor ki: ‘‘Ayağa kalk!’’
diğer yanım diz çöküyor,
alnını koyuyor toprağa
ve sadece susuyor.

Bu kara vakitte,
gök eğildi,
Altaylar başını öne eğdi,
Tuna’dan Ötüken’e dek
sessizlik hâkimdi,
öyle hüzünlü ki,
bir çığlık atsam, kendi içime çarpardı.

Ama bu sessizlik, bir doğuşun sessizliği değil mi?
Yarın, yepyeni bir ezgiyle yankılanacak.

Bir kutlu yolcu yola çıktı,
ve gitti…
Otağımızın direği kırıldı,
gölgesi düştü yere.

Şimdi o gölgeden yeni bir ışık doğacak mı?
Kim hâlâ yürüyen, bu sorunun cevabı bizde mi saklı?
Ve ben soruyorum şimdi:
Kim kaldı geride?
Kim taşıyacak bu sancıyı,
taş gibi koynunda tutacak,
ve sabaha göz kırpan bir gülümsemeyle bakacak yarına?

Ey bozkırın yetimleri!
Yas tutun, ama unutmayın!
Bu diz çöküş,
yarının doğruluşu içindir.
Bu ağıt,
yarının kıyamıdır!
Unutulmazsa hatıralar,
kaybolmaz ülküler.

Ve düşümde gördüm:
Bir fidan yükseldi kurumuş topraktan,
ve göğe uzandı.
Bir bebek ağladı ırmağın kıyısında,
annesi göğe bakıyordu,
elleriyle güneşi çağırıyordu…
İşte o ses,
işte o bakış,
işte o titreyen umut:
yarına açılan kapıydı.

Bu yıkılmış inanç
yeniden şahlanacak mı?
Yoksa bizler de, bozkırın rüzgârında
şanlı bir destana mı dönüşeceğiz?

Burcu Bolakan
Kayıt Tarihi : 3.4.2025 14:53:00