içi sökülür kurak mevsimlerin
pul pul dökülür karanlığın yüzü dağa taşa
içi dışı ters yüz olmuş insanlığın
son duraksa
kıyamet
suskunluğun ayrık otları çoğalmış zihinlerde
talana uğramış cennet bahçeler
gölgelerin izbesinde
kırgın rüzgârların uğultulu gazeli
bitkin dünyanın omuzlarında dev metropoller
yuvarlanıp gidiyoruz işte zamanın paslı dişlilerinde
hırpalanmış umutların dilsizliğinde mühürlü dudaklar
tutkuları kelepçelenmiş mazinin bezgin ayaklarını
taşırken geleceğe
dilimizde biriktirdiğimiz
çalıların sessizliğini yırtarken gece baykuşları
her gün biraz daha yavaş yavaş yok oluyoruz
pusuya yatmış sancıların doğurganlığında
yüreklerimiz
seslerimizi
korkularımızı saklarken cinnet geçiren beyin çukurlarımıza
hiçbir şey olmamış modunda yürüyen ayaklarımızda tortulanan toprağı
silkelerken salahlı güne
korkulara
sanrılara
inatla
azimle
yeniden yeniden doğuşa
yaşamak ağrısı zorlarken parmaklarımı kalbimin en uç köşesinde sen
saklandığın yerde yeniden çiçekleniyorsun aşkla
bahçe duvarlarına sarkıyor kırmızı kırmızı güllerin sıcaklığı
yağmur yağıyor göğün saçlarından
çisil çisil toprağa
yürüyoruz tozlu yolları ıslak dudaklarımızda buğulu bir tatla
güneşin gözlerinde renk renk kelebekler pırıl pırıl akarken zaman
halka halka sis perdesinin ardından
yaşamak hevesi her yerde
oturmuşuz bir kuytuya
eteğimizde milyonlarca yıldız yansıması
gözlerimiz batık deniz kuru bir dala
dönmüşlüğümüz aşk elinden
26012024
11:48
Ayşe Uçar
Kayıt Tarihi : 16.5.2024 23:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!