Agam yıkmış samanlığı, duvarı
Torunlar gelir gubarı gubarı
Binmeye bir sıpa bıraksaydın
Torunlar binerdi aşağı, yukarı
Sabah güneşi vurmuş, duvar dibine
Sinek girmez olmuş, ahırına, inine
Katarakt inmiş, dedemin iki gözüne
Elinden tutacak bir torunu olsaydı
Viraneye dönmüş koca konaklar
Bacasında baykuşlar tünekler
Nerede hilal boynuzlu inekler
Keşke bir dana bıraksaydın yerine
Her hanede aksakallı yaşlılar
Kim pişirir aşını önüne koyar
Ağıldan firarda keçiyle, davar
Sağmaya bir körpe kuzun olsaydı
Meralarda kişnemiyor yağız atlar
Uçmaz olmuş çifte kumru kanatlar
Geçmiyor Ağustos’ta kara sıcaklar
Gölgesine sığınacak dalın olsaydı
Dolaştım bir hayli köyün içinde
Hayalimde çimdim haftın içinde
Aşağı,orta çeşme kurumuş biçimde
İçmeye bir kırık testi suyun olsaydı
Sanki gülle yemiş gibi duvarlar
Bilseler köylüyüm beni döverler
Sallanıyor koca koca hezenler
Yanından geçmeye insan korkuyor
Süt, peynir,yoğurt mandıradan
Elma, armut,sebze pazardan
Un ,bulgur,makarna kaza’dan
Ha bir ekimlik tohum bıraksaydın
Tanımıyor yeğen, emmiyle,dayıyı
Dadanmıyor artık kovana bozayı
Ağustos geçti,Eylül,Ekim bal ayı
Vızıldayacak bir çift arın olsaydı
Duyulmuyor minareden ezanlar
Kaynamıyor cenazede kazanlar
Kurumuş pınardaki çifte kavaklar
Üzerine leylekler tünemez olmuş
Artık mazi oldu o mutlu günler
Hani eski bayramlar ve düğünler
Şimdilerde kimsesiz defn ediliyor
Akrabasız, kardeşsiz kalan ölüler
Aşığım seher vakti horoz sesine
Tilki girmez olmuş tavuk kümesine
Yumurta iyi gelirdi Çomarın sesine
Gıdaklayan bir çift tavuğun olsaydı
Yavuz Şimşek Selimi 2
Kayıt Tarihi : 15.2.2023 05:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!