Bizki öyle zamanlarda ayrılığı,
Kahrolan yangınlara atmıştık.
Bizki nankör kelimeleri,
Defterimizin hiç bir sayfasına yazmamıştık.
Unutmuştuk aslında;
Suskunlukla hiç tanışmamıştık,
Ve hiç kapatmamıştık gözlerimizi.
Yani üşümemiştik...
Sen saçının bir telini vermiştin hasretime,
Ben sırtına bırakmıştım gözlerimi.
Biz bir zamanlar yüregimizin ev sahibiydik,
Çok masumduk...
Anlamamıştık akılsız başımızla,
Kördük görmemiştik hiç,
Bilememiştik hayatın yalan dudaklarda kan olduğunu!
Yürümemiştik hiç böylesine dikenli bir yolu,
Vurulmamıştı ayaklarımıza prangalar,
Boğulmazdı hiç bir yakamoz gözyaşlarımızda,
Meltemler karışırdı,
Yarışırdı boranlar,
Yarılırdı gökyüzü...
Biz kendimizin kahramanıydık,
Üstümüzdeki bulutların üzerine binmiş dolu dizgin,
Umutları yelesinden yakalamıştık,
Avuçlarımızda alev alev sevda,
Aşkı inkar gelmemiştik...
Sen aşka uzatmıştın kollarını minik avuçlarını açarak,
Ben sevdaya açmıştım yüregimi kan revan parçalanarak...
Kahreden yalnızlığımızı buruşturup atmıştık bir kenara,
Bir zamanlar tekmemiz yüzünü bulmuştu en ayaz yüzlerin,
Süngüsünde takılmamıştı hiç bir kalbin parçası acımasızlığın,
Hayallerimizde kalmamıştı hiç bir zaman umut,
Aşılmamış hiç bir duvarımız olmamıştı,
Kendi içimizde karanlığın suretini çizmemiştik...
Kurşun işlemeyen alnımız,
Kapkara durmayan umutlarımız,
Bir yeryüzü birde evrene dönüşürdü baktığımız
Sen Evren olurdun içinde tüm maviyi barındıran,
Ben içinde Yeryüzü maviye çocuk adımlarla koşan
Korku degildi içimizde boy veren bir zamanlar
Hiç bir açlığın sefaleti olmamıştı kalbimiz
Çalmamıştı kapımızı hiç yumruk,
İçinde sevgimizi içip umutlarımızı ıslattığımız
kırılmamıştı hiç bir bardağımız;
Ve cam gibi degildi kırılgan düşlerimiz.
Çelik yürüyüşlerimizin altında ezilen beton,
Ellerimizin arasına sıkışan demir soğuklar
Uğramazdı sokağımızdaki kaldırımlara,
Ne ayrılık fırtınası,
Ne kasırgası yalnızlığın,
Kalırdı bir tek adımlarımız...
Sen Fırtına olurdun ayrılığa öfkeyle esip silerek
Ben Kasırga yalnızlığı vahşice öldürüp gömerek
Bizim bir zamanlar her sokakta adımlarımız vardı,
Her adımda bir hayalimiz,
Çocuklarımız olurdu güneşine daldığımız şafaklara bakarken,
Hiç bir çıkmaza girmezdi düşlerimiz bir zamanlar.
Korkularımızın daracık cepleri vardı bizim,
Sarılırdık olur olmaz yerinde hayatın, bir bahane bulup birbirimize,
Geceyi örerdik saçlarında senin,
Dicle akardı,sana özenip
Fıratın coşkusuna benzetirdin gülüşümü,
Mağrur Karacağ olurdu yüreğimiz,
Sen Dicle olup beklerdin beni tüm kadınlığınla sıcak sımsıcak
Ben Fırat gibi akardım delikanlılığımla serseri ve kaçak...
Bu yazdığım ''eskidendi o'' dedigim ikimiz,
Şimdi solgun bir resim degil mi gül suretimiz?
15.11.2006/Diyarbakır
Bir Düş DeniziKayıt Tarihi : 15.11.2006 00:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Şimdi solgun bir resim degil mi gül suretimiz?
şimdi ağlayan bir yürek ve göz yaşı dökerek hala sevdasına ağlayan biri
tebriklerimle
Çok masumduk...
Anlamamıştık akılsız başımızla,
Kördük görmemiştik hiç,
Bilememiştik hayatın yalan dudaklarda kan olduğunu!
Yürümemiştik hiç böylesine dikenli bir yolu,
çok güzel dizeler ...yüreğinize sağlık...
Şimdi solgun bir resim degil mi gül suretimiz?
Yüzünün solmaması dilegiyle şiirlerin hiç bitmesin.
TÜM YORUMLAR (6)