Bir Tiyatro Sahnesi Gibisin

Sadık Kocabaş
173

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Bir Tiyatro Sahnesi Gibisin

O gümüş tozlar ki, ayrılığın tek mirası, tek anısı.
Sessizliğin bittiği yerde, sesimin de hükmü kalmadı.
Kozlar dağıtıldı evet, artık anlamsızdır her davası,
Kayıp adrese çıkan yolların hepsi sana yar olmadı.
Isıtan o yapay güneş miydi, yoksa tenindeki yalan mı?
Aradığın kahraman ben değildim, senaryon hep yarım kaldı.
Göğsündeki yırtık sızı değil, o bir intikam madalyası,
Provadan vazgeçmek kolaydı, çünkü perde çoktan kapandı.
Figür bendim, koşan bendim, o inançsızlığı görmezden gelendim;
O köprü altından akan, kesilen rüyaların sorumlusu kimdi?
Boyun eğmek değil de sevdaya yenilmekti o eğilim,
Kurbanı ben seçerken, sen o defteri yakan el oldun şimdi.
Saydım yıldızları, gökyüzünde ışık yok, sadece senin karanlık;
O kâğıt, o taslak dediğin, benim sana yazdığım son satırdı.
Işıklar söndü, evet, şimdi ortalık daha bir aydınlık,
Ne illüzyon kuran bendim, ne de aldatılan sen, sadece gerçek ağır Kalemsiz Şair.

Sadık Kocabaş
Kayıt Tarihi : 7.11.2025 00:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas

    sevdim işte…,
    sevdim bile bile bu teatral sonu,
    kadife bordo perdeler açılır ve kapanır;
    yara gibi…,

    sonra,
    hep aynı köpüren şelalenin sesi,
    sürekli o termal nehir yakıcılığı ve,
    kalbimin aşka köleliğine işaret
    keder küpesi parıldar,

    söylesene kalemim;
    sahibine ulaşır mı sesim…,
    beni daha ne kadar,
    ne kadar daha üzebilir,
    içimde köpüren çağlayan ah,
    durmaksızın ağlayan...,

    ve kendinden kaçan bir soysuzun,
    ne çocuğu olduğunun,
    nasıl ve ne önemi olabilir…,
    ki düştükleri hendekte,
    baktım, baktım;
    göremedim yüzlerini,

    eğildim, yaklaştım, anlamaya çalıştım,
    yüzümü kıbleye döndüm,
    sordum mütemadi terbiyecim olan rabbime,
    nasıl bir körüm ben…,

    gözlerimden bir halat attım sonra,
    sözlerine mevlanın...,
    kıldan ince sırat köprüsü,
    ve ağladıkça gözyaşlarıyla,
    göz kamaştırıcı olur insan…,

    ellerimi gezdirdim kim bilir
    kaç mushafta…,
    tutundum divaneliğin sarhoşluğuna
    aklıma bir daha kavuşmamacasına,
    baktım, baktım;
    göremedim yüzünü cemiyetin,
    ve dokundum boşluğa,

    nafile;
    yoktu gözlerim yüzümde,
    meğer çift hendekliydi hendese,
    şimdi dedim ağlasam,
    gözyaşlarım olur mu acep,
    bir harabât tekkesinin,
    ayak yolu eşiğine mermer...,
    ah;

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)