Bir Sıkımlık Can
Aynada baktım yüzüme, ne eksik ne fazla,
İki gözüm, iki kaşım, dertle dolu başım.
Göğsümde tutuk bir fırtına,
Yorgun gözlerim, kırık düşlerim var.
Çıplak sokaklarda yankılanır yalnız adımlarım,
Sessiz duvarlar arasında kaybolurum.
Her köşe ölüm kokar, solgun bir savaş,
Gece sarar bedenimi; soğuk ve ağır.
Ölüm sinmiş gecelerime,
Var olmak: bir hiç, bir yitik rüya benim için.
Saçlarımda beyaz bulutların kavgası,
Bir garip kaptanım, umutla ıslanmış yüreğim.
Çocukça hayallerim vardı içimde,
Bir yanım deniz, bir yanım kumsal;
Yüzen bir kayık ve ben,
Yağmurlar ıslatırdı gülüşümü.
Ama yürek susmaz — umut saçar hâlâ.
Ayaklarım dans ederdi özgürce,
Rüzgar, keskin bir yalan gibi eserdi bazen.
Kırık düşlerimle boğuşurken
Sessizce kayardım gerçekliğin içinde.
Ne çok çirkin surat gördüm her yerde,
Dünyanın yüküyle ezilmiş yorgun gözler.
Bir fidanı en taze yerinden kırdılar,
Zincirimi ördüler yalancı ellerle.
Ölümün kokusu var terk edilmiş yüreklerde.
Kimler ölmedi bir dergahta:
Nice saltanat düşkünü, nice içi boş gülüş...
Ne şehrin sesi kaldı, ne garip dostlar.
Bir sıkımlık candım, tenhada kalan;
Garip bir özlemim vardı — ne keder, ne umut.
Sözlerim taş duvarlarda silik kaldı,
Ne gözüm parıltılarda ışık gördü,
Ne de ışık, karanlığımı.
Kayıt Tarihi : 15.7.2025 22:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!