Dün gece yine mengenesinde kalmıştı yüreğim sensizliğin.
Sabır taşı mıyım dolmuşum işte yine sana…
Kaçıncı devri yıl dönümündeyim,
Sessizce, elvedasız gidişinin.
Bilmesen de, çok sonraları duymuştum.
Hani en vicdansız ayrılıkların yaşandığı tren garında...
Yığılıp kaldığını, kalkamadığını,
Biletçiden -birini hayalim için- iki bilet almak istediğini…
Sonra, gitar çalan çocuğa bizim şarkımızı çaldırdığını,
Çok sonra öğrendim, seni sevmediğimi sanmanı,
Oysa bende aynı ayrılığın müebbetine Mahkumdum senle beraber,
Keşke bilebilseydin suskunluğumun,inatçı suskunluğundan hortladığını...
Bilseydin keşke her gece sessizliğinde ayaz kestiğimi.
Dönüp dolaşıp suskun küsmelerinde,
Umutlarımı bir cellatın dar ağaçlarına çektiğini…
Keşke seni seviyorum diyebilseydik birbirimize…
Oysa hiç bilmedin keşkelerim senden mirastı.
Ben şimdi bir izin peşinde, aşk ateşi ile yürek kavurmuş avareyim.
Tek servetim sana gönderemediğim, adresi olmayan, pulsuz mektuplar.
Bir resmin bile yok, beraber ağlayacağım.
Söyler misin?
Düşündün mü hiç attığın uçurumlarda ben,
Ben nereye tutunacağım?
Kör bir uçurum mu mezarım olacaktı?
Hangi vicdana sığdırdın, tek taraflı bozarken ettiğimiz aşk yeminlerini?
Artık bilmelisin…
Sen o gün tren garında, yalnız bir ayrılığın değil,
Bir sevdanın katiline adres verdin, hedef gösterdin.
Sende suçlusun benim kadar.
Umutlarımın çekildiği bu darağacından...
______________yorgunkalem...
Celal ŞahbazKayıt Tarihi : 14.4.2008 21:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!