Bir şemsiyenin hikayesini anlatacağım sizlere; yağmur öncesi romatizmaları azan ihtiyar bir insan misali genç kuşak tarafından devralınan tarih sayfaları delicesine yağan sağanak yağmur altında açılmış Cumhuriyet şemsiyesine sığınan hainler estirmeye çalıştıkları ihanet rüzgarlarının ardından yok etme çabası içinde oldukları şemsiye olmasa karşılaşacakları doğal bir güzellik olan yağmur damlalarının değil Dünyanın hep birlikte maddi manevi kirlettiği atmosferden iade olarak yağacak olan asit yağmurudur.
Barışın sağlandığı gün kıyametin koptuğu gündür işte bu bariz gerçektir.Barış ise Ütopya kadar uzaktır tıpkı kayıp Atlantis şehri gibi Dünyamızın oluşumundan beri varolan kazanma hırsı paylaşımdan uzak yaşantıların ve bencilliğin oluşturduğu teraziyi hiç değilse dengede tutma çabası içinde olan iyi niyetli güzel düşünceli uzlaşmacı insanların karşı karşıya olduğu karamsarlıktır.
Ne yapabiliriz de her şey biraz daha güzel olur düşünceleri de olmasa ne hale gelirdi yaşantılarımız teşekkür etmekten aciz insanlar, minnet duygusundan uzak insanlar sığındıkları özgürce yaşadıkları nefes aldıkları adım attıkları aile kurdukları şemsiyenin tellerine neden asılırlar? Hangi geçerli sebep düşmanlığı doğurtur? Şemsiyeyi sımsıkı tutmuş ve asit yağmurundan, hain kardeşlerinin estirdiği kötü niyetli rüzgarlardan estirenleri bile kendi canı pahasına koruduğu hainlere, dost görünen kardeş bildiklerine daha ne kadar tahammül edebilecek?
Savaşlar neden çıkar anlatayım iki zıt kutuplu düşüncenin uzlaşmaması, ortasını bulmak için zerre çabanın sarf edilmediği çatışmalardan kan gölleri oluşur tıpkı vahşi ormanlarda iktidar sevdasına düşen hayvan sürüleri gibi ama hep daha fazlasını istemektir bunun adı pekala bunlara engel olamaz mıyız? olunur nasıl mı; cehaletin köklerinin kazınmasıyla şimdi en can alıcı noktaya geldik cehalet nedir? Cehalet tahsil görerek engel olunabilecek bir kavram değildir cehalet bireylerin iç dünyalarını en ince ayrıntısına kadar gezerek yanlış olan ne varsa elekten geçirerek kendi insani gelişimiyle birlikte en yakınlarındakilerin de gelişmesi için gireceği mücadeledir elbetteki örnek davranışlarla bu gerçekleşebilir ve de sabırla …
Toplumları temsil etme yetkisini elinde bulunduran yazarlarımız ellerinde tuttukları meşaleyi toplumu adına taşıma cesaretini kendilerinde bulamıyorlarsa kalemlerini bir köşeye bırakma nezaketini göstermeli ki şemsiyesi altında meşalesini ıslanmadan taşımasına yardım eden topluma sırtını dönerek siyasi emellerin aleti olan kalemleri ile ödüller alarak kandırıldığını görememeleri ne kadar acı …geçmişi hangi milletten geliyorsa bir yazar barışa kendisini adamalı ki eğer adayamayacak kadar dünya nimetlerine meylettiyse işte bu cehalettir ve savaşın tohumları cehaletin kalemin den akmış olur…okur olarak yazara saygımız var, insan olarak yazara saygımız var, millet olarak yazara saygımız var fakat…şemsiyenin telleriyle oynamaya kalkan savaş borusu çalınmasına sebebiyet verecek yazarlarımıza da gösterdiğimiz saygı kadar düşmanlık demeyelim buna sitemimiz var …iyi reklam kötü reklam ne olursa olsun dememelisiniz…sen bir yazarsan ardından güzelliklerinle kitleleri getireceksen (niyetiniz buysa ki yazarın niyeti başka hiçbir şey olamaz!) aldığın ödül elinde boş boş duracak onurlandırıldın belki fakat sen çok yanlış bir şey yaptın! Savaşı davet ettin kimliğinin altına bu insanlar seni nasıl affetsin? Seni protesto ediyorum okumayı seven bir insan olarak sırf milliyetçilik te değil bu …kitleleri çatışmaya meyil ettirecek mürekkebi kaleminden damlattığın için…
Aysun AkçaKayıt Tarihi : 14.10.2006 16:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!