anlatırdı zaman
gecenin zifirini gözlerine
ne yöne dönse orası rüzgâr salıncağı boş hayaller uğrağı
kabuslar içinde bir gün sessiz bir patlamayla
kesileceğini sesinin
soluğunun
ürkse de
korksa da dinler
ama umursamazdı
.........
sanırım gelmişti zamanı dayanmıştı
usul usul kapıya
besmeleyle
ateşle
dumanla
közle
külle
suyla
düşler teknesinde lavlar harlanırken
elinde küçük bir bavul geldi beklediği
kıyamet elçisi meçhulden
sızlatan parmak iziyle
bavulun içinde
alacakaranlık rüyası baykuş çığlığı yarasa öpücüğü
vah! vah! sönmüş çoktan gözünün zümrüt cevheri
durmuş kalbi ehli saatin aynasında
bedenden ayrılmış kaybolmuş
çoktan sonsuzlukta
bulanık
sularda
isminin ne önemi
cisminin ne kıymeti var
yolcu yolunda gerek selamını verip
başını eğmesi yeter
kabuk üstüne kabuk bağlayan dertlerin
dünya mücevherinin ziynetinin gözyaşının
varla yok arası tükenen ömrünün
ederi nedir bilen
söylesin
vedası zor
çileli başının baş yaveri fani dünya’ya
gün ışığında tatlı tatlı şırıl şırıl aksın sular
köpük köpük ardından giderken
ardından kuşlar şakısın
cıvıl cıvıl
efkarı kederi gözyaşı ezelinden ebedinden dindi
adını bırakın unutun
gölgesi bile
silindi
-sıfırlandı gitti işte bir seher vakti...
02062024
14:32
Ayşe Uçar
Kayıt Tarihi : 30.9.2025 21:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!