Bir an ki, zamanın ipeksi perdesi aralandı
Ve ruh, bir göl yüzeyinde yansıyan hayalet gibi
Kendi derinliklerine doğru sessizce salındı
Düşüncenin kıvrımlı yollarında bir anlık tecelli
Hatıraların soluk gölgeleri dans ediyor şimdi
Bir yaz yağmurunun ardından kalan ıslak toprak kokusu
İçimde fırtınalar eşsiz sessizliği ile korkular salarken ruhuma
Tıpkı bir yabancı gibi kayboldum uçurumlarda
Sadece rüzgarla sağa sola salınan bir yaprak gibi
Yalnızlığı ruhumda sezinliyordum aslında
Gökteki en güzel parlayan yıldız dahi olsa
Açsam ellerimi gelse özgürlük
Tutsa sımsıkı avuç içlerimi
Ahh rüzgar esse saçlarımda
Dans etse kalbim şuursuzca
Şimdi kopsa kasırga
Anlatsa tüm hırçınlığıyla
Rüzgar
bana onu getir
Karlı yolların sonundaki lavanta bahçesini
O karlı dağlardan esip kokusunu getir
Rüzgar
sen bilir misin gözlerini
Ruhum ayna olsaydı eğer aksedemezdi bedenimi
Kulağım şarkı olsaydı eğer duyuramazdı dudaklarımı
Kalbim etten olsaydı eğer ikna edemezdi yaşamaya
Ama etten değil miydi atan, göğsümün solundaki?
Tüm bu yanılgılar, ümitsizlikler bir girdaba sürükleyip çarpıyor canımı zemine
Öyle güzel serilmişim ki yere elim yumuşak işlemede
AŞKIN ÇİÇEKLİ ŞİİRİ
Her anımızı şiirleştiren
Bir duygudur aşk
Bahar çiçekleri açtırır gönlümüzde
Mevsim kış olsa bile
Bal özü taşır kovanımıza
Güzelliğin arısı
Öpücük yağdırır güneşimiz
Canlanır doğamızın
Alı yeşili mavisi sarısı
ŞİİRLİ BİR MERHABA