Ayrılık Resitali Şiiri - Gülşah Başol

Gülşah Başol
34

ŞİİR


134

TAKİPÇİ

Ayrılık Resitali

Gidişini kabullenmem bekleniyor
İzlediğim belgeseller bile
Subliminal mesajlar içeriyor,
Basbayağı annesinin canını sıkıyor
Uçmakta gecikmiş bir yavru kartal...
Bense uçtun diye küstüm
Hayli fiyakalı bir şehre...

Ayrılık, tek bir seyircisi yokken
Zihnimde defalarca sahnelenen bir oyun gibi
İçinden bir türlü çıkamadığım...
Üstünden atlanası temiz bir gündü,
Benim ayaklarım hiç olmadığı kadar çamurlu...
Bileğinde hüzün damgalı Eylül'de
Günlerden mahcup bir Pazar'dı...
Keşke tek mahcubiyeti Pazar'ın
Pazartesi'yle samimiyeti olsaydı...

Seni yolcu ederken çok ağladım,
Şehri su basmalıydı
Kapanmalıydı yolların..
Yavrusuna sırtı dönük
Yatmalıydı bir ceylan
Suçluluktan yaprak dökmeliydi ağaçlar...

Hayli ağır vasıtaydı stilin,
Her anın keyfini çıkartmak ister gibi aktın,
Yıllardır kavradığın parmaklarımdan, usul usul...
Gözlerinden su içmek için yarışırdı serçelerim
Böyle kıpır kıpırken için...
Utanırsın diye bu sefer, bakışından sakındım...

Topukları yarık bir köylü kadın
Bağdaş kurdu göğsümde
Çedenesiz kavurga yapıyor gittiğin günden beri...
Yolunda çakıl taşı mı olsaydım?
Kal deyip, uluorta kanasaydım,
Kalbinde davullar çalınıyorken, duymazdın ki...

Ağlamak yok deyip,
Sevincine ortak olmamı bekledin,
Et yerken tırtıklaman gibiydi gönülsüzlüğüm,
Ben de ayrılığı sevemedim...
Artık tek başına yiyeceksin mutluluğunu
Benim için fazla kalorili...

Hüzünlü bir resitalin eşiğinde
Çanlarını çalarken ayrılık,
İçimdeki en yüksek tepeye tırmandı ruhum,
Acılı bir köpek gibi, uludum...
Hani buraya bir keman koymalı derdin ya
Piyanonu çalarken...
Acılı köpek ulumasıydı bizim resitalin kemanı....

Senden sonra birgün olsun almadım...
Yasımın ilanı gibiydi
Aylarca ocağa mesafeli duran ayağım...
İyi ki de kadındım,
Bir kadının kanadığını herkes bilir çünkü...
Kaybolan ruhuma, seni hatırlattım yem olarak
Ara ara kendimde beni avladım...
Narında yandığıma, yanmadığım gibi
Aylarca yokluğuna odun niyetine atıldım...

Büyümüştün kendince,
Azıtıldım vakitsizce...
Yok, referans mektubu verme bana,
Iskartaya çıktı bu mürebbiye...

Köle pazarına düştü ruhum gidişinle
Yine sana satılmaktı muradım...
Bilirdin oysa,
Çocuklar annelerinin elini bırakmamalı...
Bak bunu ajendanın bir kenarına yaz
Tuttuğun yerde tutan bir dileğim ben,
Senin ellerinde...

Getir ateşini, ateşini getir
İçimdeki buzdağından esirgeme
Erirmişim, geç onları
Sıcağı sevemez mi bir buzdağı?

Sürekli işleyen bir yara açtın gönlümde
Haziran'da geçiyor, gelişinle
Buna da şükür diyorum, buna da,
Allah'ım o nasıl bir kanamaktı...
Kıvrılıp yattım
Görünmesin diye kanadığım
Aç enikleri ininde,
Yiyecek arayan bir köpeği kıskandım,
Kabuğuna selam çaktığın gün geldi nihayet yaramın...

Kırk odasını da süpürdü içimdeki halayık
Hoşgeldin evine, ruhumun EN sahibi...
Yokluğunun suskunuydum, geçti
Çözüldü dilimin bağları...
Öt içimin şen bülbülü
Sıkılırsan salınacaklar kurarım sana, gönlümde,
Gözlerinde uçuşan ateş böceklerinden tuttum aşkı...

Kal demek, etin için avlamak olurdu seni
Ben sana kıyamam ki...

Gülşah Başol
Kayıt Tarihi : 9.6.2018 00:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Resital: Tek müzisyenin tek çalgıyla verdiği solo konser.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ahmet Kırmızı
    Ahmet Kırmızı

    bir şey diyecektim unuttum demin insanın kendini avlaması hakkında düşünürken aklıma geldi.

    "Çocuklar annelerinin elini bırakmamalı..
    Bak bunu acentanın bir kenarına yaz"

    sanırım acenta değil de ajanda olmalı burası

    insanın kendini avlamasına gelince çok çaresiz, vahim bir durum olduğuna karar verdim insan kendisinden nereye nasıl kaçar ki?

    satırlarınız hiç bir örtüye ihtiyaç duymayacak kadar çıplak ama asla bir teşhirci değil.
    çok gerçek.

    Cevap Yaz
    Gülşah Başol

    :) teşekkür ederim. Dikkatimden kaçmış. İyi bir şair olduğınuz gibi, iyi bir okursunuz. Selam ve saygıyla...

  • Ahmet Kırmızı
    Ahmet Kırmızı

    hani dağda bayırda yürürken bir çiçek görürsünüz değişik farklı kala kalırsınız ne saksılarda özenle yetiştirilen orkidenin zarifliği vardır üzerinde ne de yapraklarından sanki kan damlayacak kadar kızıla kesmiş güllerin kibri ama mıhlanırsınız işte eliniz uzanır kalbiniz dur der o koparılmayacak kadar güzel yaban ama soyuna kadar şehirli, vahşi ama bütün hücrelerine varıncaya dek soylu.

    abarttım belki ama şiiriniz bu.
    satırlara boca edilen sözlüklerden seçilme bir yığın kelimeyle harmanlanmış satırları okumaktansa böyle bir şiiri okumak daha evla

    "Kal demek, etin için avlamak olurdu seni
    Ben sana kıyamam ki..."

    barbarlığın merhamete evrilirken çekilen sancının ne kadar zarif bir itirafı...
    geriye bir tek kendi kendini avlamak kalır ki; çok feci...

    çok güzel sırf bu satırı bulmak için bile onlarca şiiri erinmeden okuyabilirim.

    şair burada ne demek istemiş acaba diye saatlerce düşündürmek yerine böyle sarsmak... çok iyi.

    cidden tebrik ediyorum.

    Cevap Yaz
  • Tfn Nn
    Tfn Nn

    Ayrılık nasıl işlemiş mısralara, tüylerim ürperdi duygunu okurken.Sonunda salaha kavuşman da dilinin çözülmesiyle ohhh dedirtti.
    Yine muhteşemdi.Kıyamayan yanına bıraktım sevgilerimi

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Gülşah Başol