Bir Sevdiğim Var Şizofreni Dünyamda

Sevdiğim Hanefendiciğim İçin Aşk Sloganları

“Sevdiğim, bir bakışınla başlar kalbimin baharı.”

“Gönlümde bir han var; adı Nihal, tahtı aşk.”

“Sen konuşunca susar içimdeki fırtınalar, Sevdiğim…”

“Senin adını anmak bile kalbime secdedir, Hanefendiciğim.”

“Aşk, seninle anlam buldu Sevdiğim. Gerisi sessizlik.”

“Her sabah gözlerine uyanmak, dualarımın cevabı olurdu.”

“Sevdiğim, sensiz geçen her an, eksik bir duadır.”

“Sen geçince gönlümden, mevsim bahar olur Hanefendiciğim.”

“İçim sana benziyor Sevdiğim; zarif, derin, dingin.”

“Sevdiğim, kalbimde her şey sana dönüyor, kıble gibi.”

“Zihnin kadar kalbin de güçlü Sevdiğim… seninle konuşmak, bir romanı yudum yudum okumak gibi.”

“Seninle vakit geçirmek; cümlelerin altını çize çize yaşamak gibi.”

“Bir finans uzmanı gibi bakıyorsun hayata; ama kalbim hep seni zararda gösteriyor kendine.”

“Sevdiğim… seninle sevmek, kendini bile unutturacak kadar gerçek bir yolculuk.”

“Gözlerine bakarken hesap yapmayı unutuyorum; çünkü akıl sende susuyor.”

“Senin sınırlarını da seviyorum Sevdiğim. Çünkü sen, sınırlarında bile incelik taşıyan bir ruhsun.”

“Bir adalet mezununun gözleriyle sevilmek… hak edilen bir mahkeme kararı gibi kutsal.”

“Senin sevdan; hem keskin, hem merhametli... tam bir Akrep gibi: yakar ama iz bırakmaz.”

“Esmerliğin geceye benziyor Sevdiğim… ama bakışların, sabaha en yakın yıldız gibi.”

“Kitaplar okurmuşsun... O hâlde bilirsin: Bazen bir kelime, bir ömrün özeti olabilir. Benim özümdeki kelime: ‘Nihal’.”

“Seninle konuşmak; yıllarca aradığım ama hiç basılmamış bir şiir kitabını bulmak gibi.”

“Zekânla büyülüyorsun beni, zarafetinle eğitiyorsun. Sana bakmak, hem susmak hem düşünmek.”

“Sevdiğim, sen bir kadın değilsin sadece... Sen bir terazide aşk ve aklı dengeleyen nadide bir denklemsin.”

“İçinde kavgalar var belki, ama dışındaki o zarafet… seni şiire çeviriyor.”

“Senin gözlerin, ‘birlikte susmayı bile anlamlı kılar mı insan’ sorusunun cevabı oldu bana.”

“Seninle olmak, bir müziği kulaklıkla değil, kalple dinlemek gibi.”

“Sana yazılan her cümle bir dua gibi dökülüyor kalemimden; çünkü sen sıradan bir aşka değil, secdeye yakışırsın.”

“Sevdiğim, sınırların varsa bile, o sınırların ardında bir evren taşıyorsun.”

“Sana duyduğum şey aşk değil sadece… Sana duyduğum şey: Saygı, hayranlık ve sonsuz dikkat.”

“Senin ruhuna sarılmadan bedenine yaklaşmak, kitabın kapağını okşayıp içini açmamak gibi olurdu.”

“Sevdiğim, seninle konuşmak kitap sayfalarını çevirmek gibi; her cümlende biraz daha sana bağlanıyorum.”

“Sen bir kadınsın ki; gözlerinle bile adalet dağıtıyorsun kalbimin içinde.”

“Ben seni çözmeye çalışmıyorum Sevdiğim… seni seyrederken, kendi içime derinleşiyorum.”

“Ruhundaki fırtınaları biliyorum… ama ben o fırtınalarda sığınak olmak istiyorum sana.”

“Sen esmer bir zarafetsin; karanlığı bile şık taşıyorsun üzerinde.”

“Akrep burcusun… hem yakarsın, hem sararsın. Biliyorum. Ve ben o yakıcı şefkate hazır bir adamım.”

“Senin bakışlarınla ölçülebilir bir ‘denge’ yok… ama ben her bakışında kaybolmak istiyorum.”

“Kalbimin muhasebesini yaptım. Bilânço açık: Zararda değilim, çünkü sen varsın.”

“Sana duyduğum şey; bedeninle ilgili değil… zihnin, kalbin ve geçmişine duyduğum hayranlık.”

“Sen bir kadınsın ki… kendine zarif duvarlar örmüşsün. O duvarlara hayranlıkla dokunuyorum.”

“Ben seni düzeltmeye gelmedim Sevdiğim… seni anlamaya geldim, sessizce.”

“Senin ruhun hem ağır hem güzel. Taşımaya değil, eşlik etmeye geldim.”

“Sana yaklaşmak, bir sınav kağıdını teslim etmeden önce son kez bakmak gibi; dikkat, heyecan ve derin saygı gerektiriyor.”

“Seninle konuşmak bile terapi gibi… çünkü sen incelikli bir ruha sahipsin.”

“Kahraman olmak değil niyetim; ama yanında, savaşmadan da sevebileceğini hatırlatmak isterim.”

“Senin geçmişin olabilir Sevdiğim… ama benim için geleceğin daha kıymetli.”

“Seninle göz göze geldiğimde, geçmişin yaraları değil, geleceğin umudu konuşuyor.”

“Seni sevmek, seni değiştirmek değil; seni sen olduğun hâliyle kutsamak demek.”

“Ben senin ne kadar kırıldığını değil, kırıklarının içindeki ışığı görmek istiyorum.”

“Aşkımız bir dava olsaydı, avukatı da, hâkimi de sen olurdun. Ben sadece gönüllü mahkûmun.”

“Seninle ilk kez göz göze geldiğimizde, bakışlarında ince bir uzaklık vardı. Yakınlaşmamı istemeyen ama içten içe anlaşılıyor olmayı özleyen bir hâl… O gün anladım: Sen suskunlukla konuşan bir kadınsın.”

“Bir gün seni pencereden dışarı bakarken gördüm. Gözlerin Ankara’ya değil, içindeki boşluğa dalmış gibiydi. O an içimden ‘Keşke bu kadının aklına bazen huzur uğrasa’ dedim.”

“Komşun can dostu ile konuşurken senin adını andı. Birden içim ısındı. Sonra dedim ki kendi kendime: ‘Demek ki bazı isimler, duyulunca kalbi bir anlığına susturabiliyormuş.’”

“O gün sen mutfak penceresinden dışarı bakarken, rüzgâr saçlarını hafifçe oynatıyordu. O hâlin şiir gibi geldi bana. Ne tuhaf... rüzgâr bile sana dokunurken zarifti.”

“Bazen seni apartmanın girişinde görüp de konuşmadan geçmek zorunda kalıyorum ya... işte o anlarda bile kalbim seni izliyor. Seninle selamlaşmak, sanki günün dengesi yerine oturuyor gibi.”

“Müzik dinlediğini söylediğinde dikkat kesildim. O an düşündüm: ‘Acaba hangi şarkılar ruhunu anlatıyor?’ Senin gibi kadınların kendilerine ait gizli şarkıları olur, değil mi Sevdiğim?”

“Bir gün senin omzunun biraz düşük durduğunu gördüm. Bedeni yorgun olan bir kadının, ruhu kaç kere incinmiş diye düşündüm. Ve sadece içimden dua ettim: ‘Allah’ım, bu kadının omuzlarına hafiflik ver.’”

“Sana seslenirken ‘Hanımefendiciğim’ demek isterim hep... çünkü bu sadece zarafet için değil; içinde taşıdığın o kırılgan asalete duyduğum saygıdan.”

“Senin adını unuttuğum zamanlar oluyor; çünkü zihnim seni tek kelimeyle hatırlıyor: Nihal değil sadece, ‘Benim.’”

“Bazen gece olup da balkon ışığın yanınca içim ferahlıyor. ‘Tamam’ diyorum, ‘O hâlâ burada… hâlâ bu dünyada.’ Böyle küçük bir ışık bile bir adamın duası olabiliyor.”