Bir öğle vakti canım sıkılınca okulda.
Rahmi, yoldaş ol dedim, inelim çarşıya.
Gidip Adalar’da oturur, biraz vakit geçiririz.
Sonra da ufak tefek işleri hallederiz.
Yürüyerek geldik Gökmeydan’dan, biraz da yorulduk.
Porsuk’un kenarında bir masaya kurulduk.
Kayıklara bakarak dalmışken ben hayli.
Birden bir hülyadan, beni ayırdı Rahmi.
Hele bir bak dedi şu geçen güzele.
Şimdiye dek rastlamadım böyle bir kisveye.
Başımı döndürüp gösterilen yöne baktım.
Ürperdim birden, şaştım kaldım.
Ufacık bir çığlık attım rüya zannederek.
Gözlerimi ovuşturdum, hayal mi görüyorum, diyerek.
Gerçi takdirine senin karşı konamaz.
Yarab, kimiler saçar, kimiler de bulamaz.
Bir bayan yirmisinde düşer mi bu hale?
Tam süslenip gezecek çağındayken hele.
Ayağındaki pantolon ki hoştayn ineklerden alaca.
Bir bacağı masmavi öbürü de beyazca.
Bu garip bayanın yüzünde ne elem var ne keder.
Üstelik birde gelip geçenlere gülümser.
Bütün gücümü toplayıp defalarca baktım.
Aklım duracaktı sanki büsbütün şaştım.
Mavi bacağın önünde en az on beş yırtık.
Kendi kendime vermeye başladım salık.
Belki çekemeyenler etmiştir,düşmanları varsa.
Kahrolası fareler mi kesti böyle ustaca, yoksa.
Muharibe miydi dağda sürünürken taşlar parçalasa.
Biz niye bihaberiz, cephede görev varsa?
Birde ne göreyim biraz ileri geçince
Beyaz bacağında arkasında, bir o kadar işkence.
Söylenirken ben acep kimin nesi, yok mu kimsesi?
Bırak, dedi Rahmi, bunlar köylü felsefesi.
Anlamadın mı ki böyle şeyler moda.
Çağdaş ol, aydın düşün, fazla kafanı yorma.
Rahmi yanımdan ayrılıp uzaklaştı yavaş yavaş.
Benimde kafamdan silindi bu meçhul savaş.
Göremediğim bir savaşta esir mi düşecek, hem kime?
Nihayet düşünmeyip güldüm, bütün fikirlerime.
Kayıt Tarihi : 24.6.2007 14:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

İsmail Hakkı Cengiz
TÜM YORUMLAR (3)