Biteviye bir zaman içindeyim,
Bozulup giden bir tek içim değil.
Her halükardaki halime içim de iyi,
Fakat sensiz, akıl sır ermez bir biçimdeyim.
Kapısındayım bir zerre umudun,
Avuçlarıma yatırıyorum bu ruhu.
Bir gülün gülüşünde saklı huzurum,
Gölgesi altına gömüyorum gururu.
Dilinden salıncak kurmak niyetim,
Sesine bozdurmak yirmi yıllık diyeti.
Ulaştıramayacağı bir gönül evi yoktur,
Sevda gibi saf mühür taşıyan biletin..
Haznemi çaldırdığım bu ilim ağır,
Taşıyamıyor onca sırrı dimağım.
Bileklerim, altına zincirlenmiş bir dağın,
Nereye çekersem oraya tetikler silahı.
Düşüncelerime yaslanmaktayım.
Boynu bükük kelimelerle sızlanmak ayıp.
Bana ancak gözlerini anmak hayır.
Çünkü burada seninle yaşlanmak kayıp.
Kuraklığın matemini geride bıraktım.
Bundan böyle umutsuzluk rûhuma ıraktır.
Adımladığım toprağı duâlarımla yaktım,
Bakışlarına varmayan her yol bana sırattır..
İçimdeki karanlık, mah yüzüne tutsak.
Kirpiklerindeki titreyiş yeryüzünü kutsar.
Yönümden şaşmam kararırsa pus’tan,
Asırlar arasına saklansa dahi vuslat..
Yüreğime saplanmış bir pâyidar mızrak.
Kaçmak anlamsız böylesi mânidar rızktan.
Atar damarlarımda yakalamışım, kıskıvrak,
Farksızsın kanımda, başarısız hırsızdan..
Avuçlarımdasın, tabii ben de senin.
Süzüyorsam bulmak için sende beni.
Hissediyorsan ellerimi sen de benim,
Bil ki hislerin ötesinde seviyorum ben de seni.
Güçleniyorum sevdikçe sevmeyi.
Yeni öğreniyor gülmeyi ellerim.
Dudakları devrimleştikçe sevmenin,
Gülüşüne hapsediyorum bu vakur değneyi.
Mürekkebi öyle bir devâ ki mesâfelere,
Yıldızları diziyor yoluma uzaklığı hesâp ederek.
Şiir kutsal bir pusula, harfleri sarf edene,
Geliyorum, adımlarım ardına mezâr ekerek..
Câhil birinin ellerine düşmüş bir kimyâ,
Dilim esâreti altında tutsak, kalbim üryân.
Laftan anlamaz bu kutuda kapana kısıldım,
Yararsız sandığın parmakların benim için hülyâ.
Bu kimyaya bir göz atmazsan ey âlim,
Bu aciz hâlimize ancak bir selâ iyi.
Ciğerlerinde boğulmak bile hayâlim,
Seninle ölüme koşmak dâhi pek âli..
Pek sunturlu gökyüzü yokluğunda.
Varlığım yokluk içinde, çünkü yokluğun dar.
Sevilebilirsin bir başkasına bolluğunla,
Bil ki içimde sensizliğe sayısız tok tohum var..
İnsan içindeki toprağa ektiği kadar.
Uzaklara can atmakta hakettiğim ada.
El vermezsen, ayaklarıma prangalar takar,
Bir adım kala, bunca yıllık katettiğim batak.
Batmaktan korkmam, varamamak varken.
Beni özgür kılacak gök yüzünü al gel.
Yüzüne hasret ciğerim oksijene dar kent.
Bari sevdiğini zanneden hissine kan gel..
Gel olduğun dağdan doğur güneşi,
Yoksa kara toprağın elini sıkar anca bu leşim.
Çünkü karanlık denen caninin tek işi,
Bir yıldız daha aşırmak içimdeki umutla güreşip.
-Ruhefza
İbrahim AliyevKayıt Tarihi : 18.8.2025 02:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!