Bir elveda notu gibiydin
Saklı, okunaksız, zamana direnememiş.
Kalbimin kadife kutusuna değil,
Arşivlenmiş bir yaraya gizledim onu.
"Belki bir gün..." dedim.
Ama o gün, hep silinmişti takvimden.
Kendimi boş kalan denklemlere bıraktım.
Suskunluk…
Bir müze sessizliği gibi yerleşti içime.
Kalbimin içindeki sismik çığlık,
Richter ölçeğiyle ölçülseydi…
Yediden büyük bir yalnızlıktı belki.
Perdeydi gözlerin de,
Sadece senin çektiğin,
kimsenin aralayamadığı...
Ellerim çekingen…
Annesiz kalan bir çocuğun eline benziyordu…
Camdan yapılmış bir yıldız gibi
aşka dokundun…
Kırılacak diye sevemedin.
Korkularınla ördüğün köprüde…
Tramvay sesi yoktu artık,
Altından geçen nehir bile intihar etti.
Sevgiye uzattığım her el,
Geriye çekildi
Ellerim haritadan silinmiş,
bir coğrafyaya aitti.
Dilsizler alfabesiydi kelimelerim…
Kimsenin heceleyemediği…
Adres yazılmamış zarflar gibi,
Kalbim hep iade edildi
hayat postanesinden.
Yalnızlığın postacısı da istifa etti,
Çünkü her teslimat yarımdı.
"Yarın" dediğim her şey,
Gelmeyen trenler gibi
Bir istasyonda çürüdü.
Bugünün kapısından bakmadım bile.
Dünkü kırgınlıklarla ördüm kendimi...
Gözyaşlarım,
kalbimin dibinde boğuldu
Ve mendilim…
Sana değil, kendine ağladı.
Geceye yaslandım,
Gökyüzü bir kadın sırtıydı,
Ama ayrılık seni karantinaya aldı.
Kırgınlıklarım…
Kökü saksıda çürüyen,
Hiç değiştirilmeyen toprağımın,
Mezarının provasıydı.
Kendimi unuttum,
Başkasının aynasında,
bulanıklaşa bulanıklaşa…
Sonunda gölgeme bile yabancı oldum.
Sevilmek değildi belki korkum,
Kırılmak…
Kırıklarımdan bir daha birleşememekti.
Sessizlik, içimde paslanmış zaman gibi,
her saniyesi ağır.
Unutulmuş şarkımın çürüyen notasıyım; kimsenin söylemek istemediği.
Yollarım loş değil artık, tamamen silinmiş;
sen yokken de kimse geçmedi.
Her köşede biraz daha eksildim;
aklım bile unutuyor kendini.
Susuyorum, kelimeler de benden vazgeçti.
Şimdi biri sorsa:
"En çok neyi kaybettin?"
Cevabım:
"Cesaret."
Ama onu bile fısıldayamam artık.
Çünkü sustum…
Çünkü sustukça sevmek de azaldı.
Ve sevda;
Aslında en çokta ses isterdi…
Münzevi Zeyrek
Kayıt Tarihi : 21.7.2025 08:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Richter ölçeğinde ölçülmeyen, ama içten içe hep sarsan o yalnızlıklar… öyle doğru anlatmışsın ki. Bazı geceler sessizlik bile gürültüye karışıyor. Ve evet, bazen sadece kalbimiz kalıyor enkaz altında. Birinin adıyla kırılıp, bir başka hatırayla gömülüyor.
Ama bak işte, hâlâ yazıyoruz. Hâlâ içimizde bir kıvılcım var ki sözcüklere dönüşüyor. Belki de kalem, o enkaz altından çıkan en sağlam şeyimiz.
Kalbinden gelen her söze, her yaraya ve her cesur cümleye selam olsun…
İyi ki varsın, iyi ki yazıyorsun.
Ve bu şiiri ben yazmalıydım dedim.
Hani bazi şarkıcılar bu şarkı benim olmaliydi der ya onun gibi..
Kalemini beğeniyorum bunu biliyorsun.. yine yazmışsın tebrik ederim..
Richter ölçeğiyle 7 den büyük yalnızlıklarda
9 dan büyük sallanıyoruz bazen.
En çok kalbimiz kalıyor enkaz altında.
Ezilen, parçalanan, kırılan yarım kalan yerimiz kalbimiz oluyor..
Sözcüklerimin yüreğinize dokunmuş olması beni mutlu etti.
Bazen kırıklıklarımızı paylaşmak, en eksik yanımıza bile bir parça umut koyar.
Siz de o umudu büyütenlerden oldunuz.
Varlığınıza, kalbinizin zarafetine teşekkür ederim…
TÜM YORUMLAR (3)