Sessiz Çığlık
Bir kadın vardı, elleri nasırlı,
Ömrü boyunca sevdayla yoğrulmuş,
Her sabah çocuklarının saçlarını okşar,
Kendi acısını içinin en derinine gömmüş.
Yorgundu.
Öyle bir yorgunluk ki, bedeninden değil,
Kalbinin en dar odasından süzülürdü.
Çünkü her gece bir fırtına büyürdü evinde,
Sevgi diye sarıldığı ellerden,
Karanlık bir zincir örülürdü.
Bir kadın vardı,
Önce gözlerinden alındı ışık,
Sonra sesinden,
Sonra nefesinden…
Ve her defasında biraz daha küçüldü,
Biraz daha kayboldu kendi içinde.
Çığlık atmak isterdi,
Ama sesini duyan olmazdı.
Komşular duvar diplerinde kulaklarını kapatır,
Çocuklar “babamızdır” diye susar,
Ve kadın, sessizliğiyle boğulurdu.
Hatırlardı eskiden nasıl güldüğünü,
Nasıl hayal kurduğunu,
Bir bahar sabahı nasıl düşlediğini
Denizin kenarında özgürce koşmayı…
Ama hayallerini de ondan çaldılar.
Ve bir gün,
Bir hançer gibi indi üzerine o el.
Bir kadın daha düştü toprağa,
Gazete köşelerine sığmayan bir öyküyle.
Adı “bir cinayet haberi” oldu,
Ama o bir insandı.
Bir anneydi.
Bir hayaldi.
Bir umuttu.
Şimdi rüzgâr, onun adını fısıldar sokaklarda,
Gözlerinde yarım kalmış sevdalar,
Ellerinde çocuklarının kokusu…
Toprak aldı onu bağrına,
Ama suskunluğu haykırıyor hâlâ:
“Ben yaşamak istedim.
Bir çiçek gibi açmak,
Bir anne gibi sevmek,
Bir kadın gibi gülmek istedim.
Ama öldüm…
Ellerinden sevdiğim adamın.”
Ve şimdi,
Her kadın onun sessiz çığlığını duysun diye,
Her sokak, her ev, her yürek bilsin diye,
Adı yazıldı gökyüzüne:
“Bir kadın daha eksildik.”
Söz : Azrail
Azrail KartalKayıt Tarihi : 25.8.2025 16:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!