Umudun iplerini sana bağladım en başından beri.
Ayaklarıma zincir, gönlüme paslı bir hançer oldun.
Acın geçti, izi kaldı; ben hâlâ buradayım.
Konuşamıyorum, konuşmuyorum... Akmayan gözyaşları beni boğacak.
Kim canını hiçe sayar biricik aşkı uğruna?
Kim verir umarsızca tüm gülüşlerini avucuna?
Ben seni böylesine büyüttükçe içimde, sen hangi çukuruna gömdün beni?
Seni yazdığım her cümle ağlıyor, bu aşk, bu geceler peşimi bırakmıyor.
İçimde kırılan takvimlerin yapraklarıyla gömdüm mevsimleri
Sen hangi baharda vazgeçtin benden?
Zamanın alnına çiviledim fotoğrafını; mahşer üzerime çökerken sen hangi yolun sonunda bıraktın elimi?
Sesin, uykularımda yankılanan bir hücre kapısıydı; her gece mahkûm edildim.
Sen ne zaman attın bileklerindeki zinciri?
Ben, senin yokluğunda unuttum kendimi. Sen hangi şarkıda buldun eski zaman sevdalarını?
Şimdi değil şiir, tek kelime istemem.
İstemem mezarımda çiçekler.
Getir, koy iki tel saçını.
Şimdi haktan gayrı umut istemem.
Matem tutma, bir yara daha istemem.
Eğer bir gün ölürsem, sabahıma başka bir gül dokunmasın; mezarımda senin suskunluğun yeter.
Kayıt Tarihi : 22.5.2025 19:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Onu severken kendimden vazgeçtiğimi çok sonra fark ettim. İstanbul’un sokaklarında yürürken anladım bunu; her köşe başı bir anı, her vapur sesi bir yankıydı ondan kalan. Adını her andığımda bir parçam daha eksildi benden, ama o bir kere bile dönüp bakmadı ardına. Sustukça içimde biriken kelimeler, geceleri boğazıma düğümlendi. Konuşamadım. Gözyaşım akmadı, ama içimde fırtınalarla boğuldum. Birlikte oturduğumuz bank artık sırtını dönmüş gibi, Kadıköy rıhtımı sessiz. Bir zamanlar ellerine bıraktığım umutlar şimdi mezar taşı oldu kalbimin. Ve ben, hâlâ onun bıraktığı yerde, suskun ve eksik bir mevsimde bekliyorum.
TÜM YORUMLAR (1)