bak
nasıl da titriyor bulutların kollarında mehtap
uzanıp da gecenin ortasına sereserpe
dağıtmış saçlarını alabildiğince
gümüş bir kuytunun yanıbaşına
öylece
dinle hıçkırıklarını istersen
kapat da perdeyi sessizce
bir gece nasıl da üşüyor
zemheri kışın gölgesinde
yalınayak baş kabak ilerlerken saatler
endamını seyredersin yıldızların
kirpiklerinden toplayıp da çiğ tanelerini
selvi boylu sevdiğin sanarak
boş bir kağıt, kalem ve kelimeler
meydan savaşı verirken ellerimde
tüm imla kuralları göçe durdu
dilimin her yerinde
satır aralarında alabildiğince bir telaş
tufanımsı hecelerden fırlayan bu başkalık
ecel mi yoksa
hangi küfür yakışır sana
hangi savunma aklar cürmünü şu dakika
bilmiyorum
gelmese ya duvarlar üstüme üstüme
karanlığın zalimce dansettiği bu saatlerde
kopmasa ya aklımın bam teli isyanla
çıkmalıyım diyorum aniden
kaçmalıyım bu şehirden
son defa
kırarcasına kapanan kapının
haykırışları arasında
hınçla çıkıyorum sokağa
hoş kırılsa da bana ne ya
kimin umurundaki
kırılan, dökülen meta
ıslak kaldırım taşlarının arasında
tabanlarım acıyor ansızın
çevirip bakıyorum şaşkınlıkla
kan revan içinde ayaklarıma
az önce mi batmıştı kalbimin kırıkları
acaba...
Eylül GÖKDEMİR/Asimaral... 5 EKİM 2009
Eylül GökdemirKayıt Tarihi : 29.10.2009 15:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!