(...)
Hep düşünmüşümdür: İnsanı ölen evler acaba ne hisseder? Bir yerlerinde çivisi, kıymığı v.s. acır mı acaba? Çünkü inanıyorum ki evler tamamen cansız değiller. Onlar da tıpkı insanlar gibi, zamanını yaşıyor ve bir gün mutlaka göçüp gidiyor. İlk sahiplerini ya da evin afacan çocuğunu, güzeller güzeli gelinini, sırma saçlı kızını, reçellik gül kokulu ninelerini özlememiş midir? Kanaviçe işlerken parmağına iğne battığında, göz yaşlarını eteğine silen ergen kızın bedenini saran basmayı kıskanmamış mıdır hiç? Mutlaka özledikleri bir şeyler vardır.
Çünkü insan, bir tek suda iz bırakmaz. (...)
BİR DEVİN İÇİNE YÜRÜMEK öykümden...
Neşe ile ızdırapla,
Düşünce ile dolu iken,
Tükenmez ezalar içinde,
Ümitler, tereddütler geçirirken
Kederler içinde yoğurulurken
Mesut olan,
Devamını Oku
Düşünce ile dolu iken,
Tükenmez ezalar içinde,
Ümitler, tereddütler geçirirken
Kederler içinde yoğurulurken
Mesut olan,