Bir akşam vaktiydi
Kadıköy iskelesinde oturuyordu
Cebinde sadece dönüş bileti
Ve içinden çıkamayan bir “merhaba”
Yanına bir tabure çekti
Bir çay söyledi
Cam buğulandı
Ama o hâlâ dışarıyı seyrediyordu
Martılar uçuyordu—
Ama onun aklı hâlâ bir bankta,
Taksim’de, bir kadınla göz göze gelişindeydi
“Affedersiniz,” demişti kadın
“Saat kaç?”
Adam o an zamanı unutmuştu
Çünkü
Kadının sesi
İstanbul’un sesi gibiydi:
Yumuşak, yorgun,
ve az biraz uzak
Birlikte yürümüşlerdi Galata’dan Karaköy’e
Bir simit alıp paylaşmışlardı
Sokağın köpeği bile onlara eşlik etmişti
Ama hiçbir şey konuşmamışlardı
Ne isim, ne yaş, ne meslek
Sadece yürümekti niyet
Ve yürümek bazen bir ömür yetiyor
Sonra kadın bir sokakta kayboldu
Dönüp “hoşça kal” bile demedi
Adam kaldı—
Elinde yarısı yenmiş simit
ve içi soğumuş bir çay
Şimdi o iskelede oturuyor
Yüzü denize dönük
Ama aklı hâlâ Karaköy’de bir sokağın ucunda
Kadın gitmişti
Ama İstanbul kalmıştı
Ve İstanbul demek
Bazen bir gülüşün peşinden
bir ömrü yürümekti.
Kayıt Tarihi : 21.6.2025 10:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!