Gökkaranlık zamanlar
tutkunun cezaya dahili olduğu
kürdilihicazkar sevda demleri
o tehirli vuslat 
ertesinde öfkeleri aşan kan kırmızı gözlerinde 
damlayan 
tarihi bakış özlemleri
şehrin etrafını sarmış surlar
gizli kapılar ardında
ışıklardan kopmuş
bir aşina arıyorum...
karaborsalarında sırıtan yalan yanlışlığı 
ve hayellerin zehirlendiği ve
adım adım umuda uzaklaşmak
kıyıya halat atmadan 
hep alarım tedirginliğinde
bir aşina arıyorum...
'ne gönülde sevda kalmış,ne o eski şarkılar' dersin
biz yaşadıkça
yadımızda tecahül-i arif yaptığımız 
gizli çığırtkanlığını 
hüsn-i talil diye yutturduğumuz 
aşk kumarhanelerinin tos pembe ortamlarında
atomlarını parçalayıp 
caktırmadan sindiriyor acılarını denizimiz 
gözyaşları şarkı olurdu denk  gelip çalmazlığımıza
ağlarsak 
bir muhasaradan yenik çıkardık peşinen
havaya kanan toprak 
çin işkencesi gören gönlümüz
istisna bir aşina arıyorum
keman çığlıklarında...
Budin yorgun düşmüş 
otağında yetim kelebekler uçuşuyordu
yürüdüm gökkaranlık zamanlarını
yürüdükçe yeni ayrılanlardan 
hep bir aşina arıyorum....
yeni şehirler aldı beni
başka ırklardan gelme sancılar 
kesilmiyor damarlarımda
bir aşina arıyorum duyguya üstün gelen 
bir aşina arıyorum bundan sonra beklenen...
kuytu zamanlara pusu kurmuş hicran yalnızlığı
mevsimler anlatmaz göcüp giden dağ hikayesini
huysuzlar yüreklenmiş tesadüflerde
kırgınlıklar ağır geliyor yetim zamansızlığa
tetik boşta
bir aşina arıyorum....
hasta hücreleriyle küflü arşivler
olmamış maziyi müjdeliyor aradığım aşinalara
kaynaktan kesilen diyet mi ki? 
işte bunu bilmiyorum 
ey burjuva şairi
bu gizli uyumu bize değil 
kuru yüreklere tattırdın
selamsız öykünmelerle yine en baştasın 
seni değil bir aşina arıyorum....
Kayıt Tarihi : 26.6.2010 14:25:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!