Ben bir sabır taşıyım sen dokunmayınca çat eden
Kıskanç yuvasıyım içi fokur fokur
Saplandığı yerde kırılmış bir bıçak ucu
Boydan boya yarmış bütün duruşumu
İçi doldurulmuş bir av hayvanı gibi
Seninle doldurulmuşum sonradan
Ben bir barınma eviyim terk edenler için
Terk edilene ağlama duvarı.
Umreye gelir yalnızlığa sığınanlar
Yalnızlık en kutsal dinidir ebediyetin
Ve peygamberi bir peygamber devesi.
Eşini yiyip leşini serer sadakatin
Bilselerdi göz yumarlar mıydı?
Gözlerin en büyük intikam ardına saklandığın
Baktığın zaman delip geçiyorsan eğer
Ben delik deşik bir hayalim henüz bulamadığın
Bugün gelemiyorsan yarın gel
Gelişin ki tek beklediğim
Ben bir huzur eviyim huzursuzlara
Adaletsizler için soğuk mahkeme duvarı
Karalamaya gelir cahilliğe inananlar
Suskunluk en gözde cariyesidir sevgisizin
Ve harem ağası hadım bir acıma
Gizli aşkını eliyle sunar saltanatın yatağına
Ben bir kabir taşıyım vazgeçen için
Pes etmeyene seksen sonrası bir ibret duvarı
Yıkmaya gelir özgürlüğü öte taraf sananlar
Özgürlük en hain katilidir efendisinin
Ve ne harem ağası ne de peygamber devesi
Hiç bilmemişlerdir anlamını ellerinin
Bilselerdi vazgeçerler miydi?
Ellerin en büyük hazine içine saklandığın
Baktığın zaman göremiyorsan eğer
Ben avuçlarında küçük bir göl eviyim hep aradığın
Gönlünü veremiyorsan ellerini ver
Ellerin ki en kıskandığım…
9 Ekim 2006 / İstanbul
İbrahim Tolga ÖzsoyKayıt Tarihi : 10.10.2006 10:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Pes etmeyene seksen sonrası bir ibret duvarı
Yıkmaya gelir özgürlüğü öte taraf sananlar
Özgürlük en hain katilidir efendisinin
Ve ne harem ağası ne de peygamber devesi
Hiç bilmemişlerdir anlamını ellerinin
şiir; sanki böyle bir tirat havasında... böyle dev perdeli bir tiyatro salonunda haykırır gibi okunası. çok sevdim
TÜM YORUMLAR (1)