Sana, seni nasıl anlatmayı bilmememin sancısıdır dilimi böyle tutan.
Ne varsa eski olan ve eskiden kalan, şiir olur; yaşanmış her hikâye
ve kalemimin kırıldığı her satıra kadar defalarca, kanata kanata sorgulamak…
Sana dair bir cümle, bir kelime, bir mürekkep lekesi bulup sığınmak...
İçimde bir yangın; orta yerinde sen ve gül kokusu, ben bu kadar kül iken.
Tanrılar görüyor mu acaba?
Bana ellerini uzat.
İstersen avuçlarından ölüm içir. Susamışım tenine… terine… dudaklarına.
Dilimi kurcalıyor kelimeler. İstiyor hepsi seni söylemek, seni anlatmak, seni bağırmak… çığlık dolusu sen.
İstiyor...
Yağmur kadar sen ıslanmak tenim.
Şehir kadar sen dolmak içim.
Yarın kadar sen beklemek ruhum.
Bugün kadar sen her zerrem...
Senden taraf olamayan hiçbir fikir ikna etmiyor beni.
Sana benzemeyen hiçbir renk cezbetmiyor beni.
Senin için hüzünlenmeyen bulutlar lanetli.
Gülüşünde bahar var. Toprak olurum kuraklığına…
Sana, seni nasıl anlatmayı bilmememin sancısıdır dilimi böyle tutan.
Seni anlatmayan her şiir utanır şimdi.
Kayıt Tarihi : 14.11.2025 14:09:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bilip anlatamamak...




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!