Uzun uzun yürüdüm
bilmediğim şehirlere
bilmediğim evlere
Kaldırımların dili vardı
harfleri yağmurdu
ayakkabılarımın bağı çözüldükçe
cümlelerim de çözülüyordu
Bir kapının önünde durdum
zilini çalmadan bekledim
içeriden tencere kapağı sesi geldi
buharı üst kata yükseldi
adımı hatırladım
sesimi hatırlayamadım
Pencerelerde perdeler hafifçe kımıldadı
bir saksı fesleğenin kokusu sokağa sızdı
koku bir anlığına çocukluğuma benziyordu
sonra yine yabancılaştı
Bir bakkalın önünde ekmek kasasına elimi sürdüm
kuru un avucuma yapıştı
oracıkta küçücük bir sıcaklık kuruldu
sıcaklığın etrafında üşüdüğümü anladım
Yol sorduğum herkes
aynı hareketle ileriye işaret etti
ben ileriye gittim
yine de içime döndüm
çünkü bilmediğim bütün adresler
göğsümde birer kapı eşiğine benziyordu
Bir parka oturdum
bankın tahtasında eski bir isim kazılıydı
bıçakla oyulmuş o isim
benim unutmaya çalıştığım her şeyi hatırlatıyordu
insan en çok silmek istediği yerden sızar
bunu o çiziklerde öğrendim
Gece inince neonlar suya yazı yazdı
harfler titredi
bir lokantanın camında buğuya şekiller çizdim
çizdikçe içimdeki elleri gördüm
biri kapı çalıyor gibiydi
biri anahtar arıyordu
biri de otur artık diyordu
Sonra bir evin eşiğine basmadan önce
ayakkabılarımı hayalden çıkardım
bağcıklarını usulca çözdüm
kapıyı içerden açmanın yolunu düşündüm
çünkü dışarıdan açılan kapılar
çoğu zaman içe kapanır
Kendi göğsümde küçük bir çizgi ışık buldum
bir gece lambası kadar
sönmeyen bir çizgi
parmağımla o çizgiyi takip ettim
önce soldan sağa
sonra yukarıdan aşağıya
kalbimin odasına vardım
Orada bir masa duruyordu
üzerinde iki bardak
biri bugüne konmuştu
öteki söyleyemediklerime
sandalyeye oturdum
ilk kez kimseye yetişmeden oturdum
dakikalar masanın kenarından düştü
toplamadım
Kendime şunu söyledim
adımı içimden dışarıya taşı
taşı ki kapı içeriden açılsın
o an bir anahtar sesi duydum
ses bendendi
anahtar da bendendi
kapı da bendendi
Uzun uzun yürüdüm
bilmediğim şehirlere
bilmediğim evlere
meğer bilmediğim en büyük ev
göğsümün ortasında duruyormuş
içeri girince anladım
yabancısı olduğum bütün odalar
benim adımı bekliyormuş
Şimdi yine yürüyorum
kaldırımların dili hâlâ yağmur
ayakkabılarım ıslandı
ama adımlarım kuruyor beni
her yeni sokağın başında
pencereye buğuyla adımı yazıyorum
silince daha belirgin kaldığını görüp
gülümsüyorum
çünkü bilmediğim her şeyin içinden
yavaşça
kendime varıyorum
Kayıt Tarihi : 22.8.2025 23:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!