Beldenin birine bir vali gelmiş
Rolleri dağıtmış sahne kurmuşlar
Cekete fazladan delikler delmiş
Ağızlara kadar düğme vurmuşlar
Yüzlerde zoraki bir gülümseme
Meyvesin yemeye bırakmadınız
Diktiğim ağaçlar dal sizin olsun
Bu budur demeye bırakmadınız
İzahlar kelamlar dil sizin olsun
Ne baba koydunuz ne de ocağı
Hey koca Veysel hey! Sana sitemim
Hani sadık yârin kara topraktı?
Ne çok dostun varmış, ne çok sevenin
Hani sadık yârin kara topraktı?
Bağdaş kur sırdaşın sazın döşünde
Yaş otuz dokuz.
Yolun neresi eder?
Söyle Cahit Sıtkı, neresindeyiz ömrün?
Bu masal ne zaman ve nasıl biter?
Bir bakmışız, hiç yokmuşuz.
Her karışa bir can feda eyledik
Elin oğlu gözü dikti yekinin
Ekip biçtik konup göçtük yayladık
Elimizden tutup çekti yekinin
Maden diye her bucağa girdiler
Yeter artık dur demeyin
Durabilsem duracaktım
Bedenimce azmimi de
Yorabilsem yoracaktım
Ben de istemiştim fakat
Kulağını aç da iyice dinle
Bu söze kendini alıştır yobaz
Dindarlık taslama cehaletinle
Kafayı azıcık çalıştır yobaz
Sen dış görünüşe, şekle tapmışsın
Bana gitme demen dostlar
Gitmeyim de ne yapayım
Dertlerim ikiye katlar
Gitmeyim de ne yapayım
Nasıl hafifler ki bu yük
Yiyor yiyor öğütüyor
Ümüklerin efendisi
Görenleri öğürtüyor
Sümüklerin efendisi
Hortum taktı su akmıyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!