şimdi sensiz bakıyorum bu sensiz şehre
nekadar mahsunmuş sensiz medine
dağlar dile gelip söyleyiverse
hasretimi duyarmısın ey nebi!
koşup gelsem diyarına; şehrine
kapanıp ağlayıversem kabrine
Bir deli hüzün çiçeği yüreğim şimdi
Yorgun akşamlarında,ıslak sokakların
Kargaşasında tüm pembeliklerin
Kederde boğulan bir deli mavi
Üşüyen bir yaprak misali tenim
Benim küçük pembe oyunlarım var
Zamansız bölünmüş en tatlı uykularım
Ufak tefek, sıradan hüzüncükler
Her akşam penceremde sessizliğim var
Mavi masallardan çalıntı prenslerim
Çığlıklar yükseliyor dev ekranlarda
Ölü çocuk yüzleri görüyorum, kabus mudur?
Nerde insan hakları ve birleşmiş milletler?
Sizin barış gücü dediğiniz bu mudur?
Ölen çocukların başlarına göçen evleri,
Yolunu çizmiş hasret gam yeliyle
Düşmüşüm bu derde gönül eliyle
Yazılmış fermanım kader diliyle
Gayrı bundan ötesine neyleyim?
Yüreğim gam ile dolar boşalmaz
Yorgun akşamlarında ölümün
Son demini yaşar sevdalar
Can çekişir aşkın revan gülleri
Hüzün solur,can alır hatıralar
Suskun saatleri vardır yüreğin
Filistinli Bir Dua
Filistinli bir duayım şimdi ben!
Nasıl yorgun nasılda çaresizim
Kana karışmış binlerce aminim
Filistinli bir duayım derbeder
Dallardan dökülen sarı yapraklar…
Hiç gitmeden geri geldi yine sonbahar.
Ağlayan bir çocuk sesi merdiven taşında,
Dallardan dökülen sarı yapraklar…
Karanlık üstüne karanlık gökte,
Zayıf ve körpe umutcuklarım
Günaha düşmüş bir melek oldum
Tutuştu durdu çırpınışlarım
Cennet içinde cehennem oldum
Yollarım ayaz rüzgarlar vurdu
Bir yol bulup gidesim var içimden,
Yeni ülkeler keşfeder gibi uzaklara,
Dokunarak göklerin beyaz ellerine
Göçmen kuşların billur kanatlarında,
Bir yol bulup gidesim var içimden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!