Beşbinsekizyüzonaltı Zilleti

Türk İslam olarak madem Milletiz
Beşbinsekizyüz onaltı sayalı
Garabet-i hilkâtlarla illetiz
Selli, sallı, taylı, yırlı, dayalı

Allâh için bu vatanda kurduğu
O üç cevher; fidanıydı kırdığı
Yahudinin başımıza sardığı
Malûm türbanları telli oyalı

“Atalar demiş ki sakla samanı
Fırıldak dönünce gelir zamanı”
Her tarafı saran tozu dumanı
Kaldıranın sütü kezzab mayâlı

Hakikâtin iksiriyle beslenen
Odur dostu afiyete seslenen
Baca dumanına değip pislenen
Ezan değil ezendir çan kayalı

Mayınların üzerinde yüz yıldır
Gezer koşar dururuz fıldır, fıldır
Çözen varsa desin nasıl akıldır?
Nasır tutmuş yarık eller ayalı

Yirmi yedi mayıs altmış gecesi
Yetmiş ton altınla bilmem nicesi
İşgallerin ihânettir incesi
Aklım uçtu ben bunları duyalı

Seksenin oniki kara eylülü
Yüzyetmiş ton altın yutan süngülü
Marmariste ferryad eden bülbülü
Kimlerindir yatlar, katlar, o yalı?

Ermeni, yonanı yaralandılar
Kiripto süzmeler paralandılar
İslâm düşmanları saralandılar
Düşen taşı gediğine koyalı

Yetişir de çektirdiği zilleti
Yoket artık şu mendebûr illeti
Bu hâllere getirdiler milleti
Evlâtları; babasına kıyalı

İSLÂMİ’yim Müslümanla gardaştım
Gâvûr dağlarını devirip aştım
Düzde seyrederken yolumu şaştım
Can düşmanım kimliğimden soyalı