Seraplarında gözlerim ağarırdı 
Çatlardı dudaklarım bitmez çöllerinde
Sessiz bir ruhun kafesiydi sanki bedenim
Yitmiş umudu öksüz hayalleri olan
Haykırmak isterdi de sevgisini, susardı
Garipçe, yiğitçe dalardı gözlerim hayaline
Bir kara orman tutuştu içimde 
Tütünümün dumanı eski bir soba gibi
Odamın içine bırakıyor zehrini
Karalık sarmış sanki tutuşan gönlümü
Sessiz bir adam yürüyor içimde
Nefret kokuyor bugün tütünümün dumanı
Serçeler cıvıldadı penceremde 
Seni getirdiler kanatlarında
Saçlarına tutunmuş sevda kırıntıları
Cıvıldadılar sesini kulaklarıma
Kargaşasında yurdumun duvarlarına
Seni getirdiler bana umutla
Issız 
Issız
Issız
Ellerim
Kekik kokulu hayallerim
Rüzgarın önünde nicedir sarhoş
Elimde bir ateşle geldim yanına 
Eski bir ateştir bu ellerimdeki
Yakacağımız geleceğin kökünden
Eski ateşim doymuyor karanlıklara
Sen bir kuytu köşede sinmişsin karanlığa
Ey yıldızlı göğün solgun mehtabı
Hangi şair bulabilmiş sebebini?
Hangi tabip yazar bize  çareyi?
İçimdeki boşluk benim kıyıma varmaz
Yorulursun sahip aramaktan umutlarına
Bir kıyıda bırak kalbinin sesini
Açıldığın bu denizde kaybolursun
Kirlenmişken kelimeler
Harflerim sessizdi
Bir yalana dayalıydın
Direklerin kavaktan
Kuruntular ıssızdı
Biliyorum 
Aynı şarkıda hüzünleneceğiz
Ben söyleyeceğim sana
Kışımızın cemre düşen sabahını
Birlikte bekleyeceğiz
Hüzünlü güz aylarını
Yaşım yirmi 
Ben bu çağın yirmi yılıyım şimdi
Yürümeye erinir
Her halden gücenir bedenim
Bir kuş gibi özgür
Rüzgar önünde tutsağım şimdi



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!