Kömür değil asla
bir tutam kozalak
yangını
avuç içimde kadar sahi
Kibritin yalandan alazına tutuşmaya
dünden beri hazır
Tuzlu suyun yaranın üzerinden sızısıdır ardında kalan resimler,
Ve bir kayanın soğukluğuna sarılıp uyumaktır o uyku
Tok, pek, yakan bir lokmanın yutağında ikameti başlar
Bulutlar sana her şarkının her sözünde nemini iletir gibi Ayrılığı iletir ardından
Bir gel de..!
Bak gör nasıl gecerim burçların aşırısından
Alevlerin en korundan
Ardında sen varsan deniz bile vahadır bana...
Su olsam içsen beni, sormazsın degil mi
Şumu bumu diye
Zaman yakar tenimi
Güneşe uzanmış dalından ayrılan yaprak
Kan sızan bıçak lekesi dilde
Melodiler neşeli yüzsüzce
Keyfim hastalıktan
Yağıyor ki doldururcasına derin kuyuları ağzına kadar
Aklayabilsin kalplerin parlak kirliliğini
Yağıyor...
Boyverebilsin diye sarı başaklar, mavi boşluğa
Yağıyor ki delicesine, siyah saçların üstüne üstüne saf Akıldan aşkı alsın
Bir avuc toprak serp rüzgara
Gözyasların ucussun ardından
Yldızlar tozlarını nasıl ki verirler gecenin ellerine
Ve çiçekler nasıl ki yapıstırırlar postacı güvercinler misali arıların
Patilerine ask tozlarını
Duyayım gelen dalgayla
Su katmıslar düşlerime
Çözmüşler
Uçlarını ayrı ayrı yanlara düşürmüşler
Sen günes ol ben mercek
Buhar edelim suları
Sen göz ol ben el
Ürken yüreğim, dalların ardında, yaprakların gölgesine saklı
Titreyen dizlerine sarmış kollarını, bacaklarını göğsüne bastırıyor
Ben hiç duymadım sesini
Değmedim uçuk pembe yanaklarına
Anılarımda dokunuşların yok
Bir üzüm tanesine cekirdek olup
Bir üzüm tanesi büyüklüğünde huzra gömülü olmak
Yaklaşan yelkenlinin bir köşesinde elini suya değirerek geride
Bıraktığın izi izleyebilecegin bir köşe olması
Ve yazlık mekanlardan bahsetmek yol arkadaşına
Bir yelkenliyle başbaşa olsaydım
Deniz yarenim
Rüzgar ahbabım
Teknemin ahşapları yuvam derdim
Yalnız Değilim Derdim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!