Aşkın önünde perde var
Perdeyi kaldırmak için
Sırada binlerce bekleyen insan var
Ey aşk için çırpınan
Gemi yelkenini kaldırdı gidiyor
bir mum ışığıdır aydınlatan umutlarımı
tek ve yalnız başına masa üstünde
tenhaları alır avucunun içine
sokak ıssız ve sessiz olduğu gibi
ümitlenmek yetmiyor bana
gece güneş doğması yasaktır bu şehir de
Yüreğin dağlar kadar büyük olsa ne olur
Kibirlenmek bize ters olur
Üflemekle tozumuz yok olur
Kendini beğenmişlik ne yana
Toprak ol, yerde bir
kim bilir sen şimdi ne haldesin
ben şimdi soğuk iklimlerde
uzatırım dağın tepesinden elimi gökyüzüne
kim anlar şimdi ikimizi
bu kimsesiz tek ve yalnız kaldırımlar üstün de
üşüyen ellerimizi kim görebilir
bu yürek sevgiyle doldu
çaresiz kapın da bekler ve yorulur bu kalp
bu küçük tebessüm çocuk yüzlerindeki mutluluk
sokak kapılarını inletir seslerinizle
yüreğim hissetmiyor artık aşkı
içimde sevgisizlik çoğalıyor
Sessiz bir çığlık duyuyorum
Korkularımın pençesinde
İçim kan ağlıyor
Tozlu bir madende.
Sanki gözlerim konuşuyor
Bir yarın daha
Bir uyanış yatak sarhoşluğun dan
Akşam gece yalnızlığı
Gözyaşları serttir ayrılık mektupların dan
- Vedalar
Şiir kaleme muhtaç değil
Aşk acıya yara değil
Yara sevdaya baksa ne olur
Kalp yaraya muhtaç değil
Her adımım can yakıcı gelse de
Ben kendimi bildim bileli
Hep yalnızım
Mutluluğu hayalim de arıyorum.
Şu hani vardır ya...
Eskiden çocukların top oynadığı sokaklar
Olmuyorsa bırak,sözlerin keşfine
Sarayların aşkına, malların düşkününe
Cömert'in eli, cimrinin tenine
Değmiyorsa, bırak yanayım.
Azı gören göz çoğu istiyorsa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!