şu dört direkli köprünün altında
açmışım gözlerimi
sahipsiz
rüzgar sarmış kundağımı
yağmurla beslenmişim
adımı insanlar koymuş
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
Devamını Oku
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
Muhterem kardeşim, çok şahane bir şiir olmuş, Okurken haz aldım yüregini içtenlikle kutlarım.Yaradan sizinle ve sevdiklerinizle birlik olsun. Sevgi ve saygılar... Oktay Çöteli-Elazığ
Şiiriniz gerçekleri anlatıyor.Bu yüzden sizi kutlarım.Emeğinizi de hiçe sayamayız.Tebrikler...
Kutlarim sizi......
Tebrikler.Çok etkileyici ve anlamlı bir şiir,düşüncelerinize kuvvet yüreğinize sağlık.Benim şiirlerimde gezinmenizi istirham ederim.Saygılarımla.
Kırık Kalpli Çocuk
Bulutların üstünde, koşarcasına
Korku içinde çırpınırcasına
Yalvaran sesi hıçkırırcasına
Muhtaç, halde yapayalnız çocuk
Gece karanlığında nefesinin hırıltısı
Çektiği acının iniltisi, yayılı
Karton üstünde yünlü yorgana sarılı
Kimsesiz yapayalnız çocuk
Aç susuz halde bitkin ve yitik
Haline derman olacak kim ki
Açılarımız bir halimiz neci
Sokakta yatan o çocuk
Ne olacak bu böyle olmamalı
Yaradan’dan değerli kendi
Yuvasız zavallı, dertli
Bitli haldeki o çocuk
Saç baç karışmış halde
Uzayan kirli tırnaklar
Sıcak bir yuva ararcasına
Yardım elli bekleyen o
KIRIK KALPLİ ÇOCUK…
Mehmet Salih Aparı
bu şiirinizi kendi şiirimle süslü_YORUM
NEREDEYDİN BABA?
- Görmediğimiz, ya da görmezlikten geldiğimiz hayatlardan bir esinti…
- Sokak çocuklarına ithaf ediyorum-
Yıllardır neredeydin baba?
Yıllardır hangi cehennemdeydin?
Vicdanını hangi virane kollara hapsetmiştin?
Annem nerede?Eminim ondan da bihabersin;yoktur haberin.
Ben söylem, senden sonra geliri yok, bebesi açtı,
Dayanamadı fazla, namusuyla bir kocaya kaçtı.
Güya adam bana da bakacaktı.
Affedersin meğerse adam tam bir hiçti.
İşkence, işkence sanki her gün kanımı içti.
Dayanamadım daha fazla, evden kaçtım baba.
Annem beni çok aramış.
Elinde resmimle yollara üşüşmüş.
Duydum ki aylar sonra bensizliğe dayanamamış.
Zavallı, kalbine yenik düşmüş.
Mezarını bile bilmiyorum baba.
Sormadım bile o suratsız adama.
Doya doya sarılamadım senin yüzünden anama.
Keyfin yüzünden bizi sattın sattın sen baba!
Ya ben neler çektim biliyor musun?
Asma yüzünü öyle
Vicdan azabı çekermiş gibi.
Ağlama boşuna yalandan, dinliyor musun?
Üvey baba böyle yaparsa,
Başkası neler yapar dedim.
Kimseye sığınamadım, gidemedim.
Yedi yaşındaydım daha devlet yurdu,
Okul yolu bilemedim, göremedim.
Soğuktu sokaklar.
Para yok, pul yok,
Ev yok, bark yok,
Ana yok, baba yok,
Sıcak bir yatak yok,
Yok, yok, yok…
Çok korkardım ilk zamanlar, korkudan titrerdim
Açtım, çoğu kez titrek ellerimle dilenirdim.
Polisten, zabıtadan kaçar kaçar gizlenirdim.
Anne baba elinden tutup yürüyen çocuklara bakar,
Bakar imrenirdim.
Bir süre sonra beni sokak çocukları buldular.
Tez kaynaştık bana arkadaş oldular.
Tarla başının tenha, köhnemiş derme çatma evlerinde,
Bana su çekmiş ıslak bir yatak, birde bali sundular.
En azından yalızlıktan kurtulmuştum.
Park köşelerinde, banklarda yatmaktan yorulmuştum.
Sığınacak bir dört duvar ve arkadaşlar bulmuştum.
İçin parçalandı değil mi? Dur daha bitmedi sitemim baba.
Arkadaşlarım sokakların kurdu olmuşlardı.
Hayatta kalmak için çalıp çırpıp adam yolmuşlardı.
Bana da öğrettiler hünerlerini tek tek, biçim biçim.
Başka çarem yoktu baba hayatta kalmak için.
Her ne kadar artık bende bir kurt olsam da,
Dağlarda her zaman sis olmuyor baba.
Her gün koyun kuzu geçmiyor bu yollardan,
Zaman zaman ayılarla da boğuştuk baba.
Bak bu suratıma utanma
Bali den nasılda şişmiş değil mi?
Sadece bally mi, kaç ayının tokat izi var bu yanaklarımda,
Kaç polisin parmak izi var bu kulaklarımda.
biliyor musun baba?
Kimsecikler sahiplenmedi bizi, elimizden tutan olmadı.
Düşene bir tekme misali, yedik herkesten sille tokadı.
Kanunun, nizamın bizde yoktu artık adı,
Kaç sabıkam olduğunu ben de bilmiyorum baba.
Görenler it dedi, köpek dedi sineye çektim.
Ama i. oğlu i. O... çocuğu dediler guruma yediremedim.
Benim anam da belli, babam da dedim,
Çektim falçatamı, yaraladım, kaç kişinin kanına girdim.
Bu ellerde kaç kişinin kan izi var baba, bilir misin?
Her zaman kaçılmıyor zabıtadan polisten.
Kaç kez içeri girdim, kaç kez salıverdiler yaşı tutmuyor
diye kodesten.
Saymadım kim bilir kaç sokakta kanım dökülmüştür.
Bak baba kollarıma, bunlar yediğim sopalardan
kırılarak bükülmüştür.
Doğru söyle şimdi biz böyle yaşarken,
Sen annemi ve beni kaç kez hatırladın?
Kaç kez aramak geçti bizi içinden?
Kaç kez o kadın tarafından izin verilmedi buna bağlandın?
Saysan birkaç defayı geçmez değil mi?
Oysa ben, oysa ben her gece başımı ıslak yatağa koyduğumda
Seni de, annemi de hatırlardım.
Yalan yok, sana olan kinimi nefretimi kusardım.
Anneme ise küçücük yüreğimle dualar yapardım.
Bazı geceler o köhne duvarlar sanki üstüme üstüme gelirdi.
Yataktan çıkar, dışarı kaçardım.
Issız tenha sokaklarda bir kuytu bulur, orada yatardım.
Kaç kez uykularımdan kâbuslarla kalkardım,
Sıcak kelimesi bize yabancıydı baba.
Ama ben yine de soğuktan hep korkardım.
Diğer çocuklar gibi oyuncaklarım olmadı baba,
Bez bebeğim, oyuncak arabam ya da bir bisikletim olmadı.
Gündüz park ve bahçeler de bize yasaktı;
Aileli çocuklar oynardı.
Tek oyuncağımız misket ve kendi aramızdaki kumardı.
Ama o çocuklar korkaktı, geceden korkarlardı.
Gece biz giderdik parklara iki farkla.
Bir karanlıkta oynardık diğer çocuklardan farklı olarak,
Birde salıncağa bindiğinde arkadaşımızı biz sallardık.
Bayramlar… Evet, bir de bayramlar vardı.
Öyle her bayramda yeni elbiselerimiz olmazdı.
Hoş, kimse bizim bayramlarımızı hatırlamaz, kutlamazdı ya.
Yine de arkadaşlarımızla yanak yanağa öpüşürdük.
Acıları unutur, o gün oyun oynar ve gülüşürdük.
Bir de duydum ki bayramda mezarlıklara gidilirmiş.
Ölülere Kur’an okunur, dualar edilirmiş.
Hoş Kur’an, kitap bilmem ya, dua etmek için
Giderdim anneme,
Elimde parklardan çalınmış bir demet gülle.
Hani annemin mezarını bilmiyor muydum? Evet bilmiyorum.
Nadir de olsa insafla başımı okşayan her adama
baba demedim, ama
Sahipsiz bulduğum her anne mezarı annemdi.
Güllerimi koyardım başucuna, ben sesli dua ederdim
O’da beni sessizce dinlerdi.
Kaç gece ateşler içinde uyandık soğuk yataklardan.
Kaç arkadaşım can verdi kollarımda biliyor musun?
Hastalıktan…
El bebek gül bebek büyümedik sıcak yataklardan.
Bu yaşa gelmek tombaladan çıktı baba bize, tombaladan.
Ne oldu baba bu acıya dayanamadı değil mi o taş yüreğin?
Bakıyorum gittikçe daha çok ağlıyorsun.
Hep bu günü beklemiştim seninle karşılaşmayı.
O yüzüne bir kez olsun tükürmekti tek dileğim.
Ama gözyaşlarınla şimdi yüreğimi burkuyorsun.
Yıllar sonra karşıma gelmiş boynu bükük,
Benden af diliyorsun.
Aslında sen bunu hiç hak etmedin baba biliyorsun.
Şimdi “o utançla” karşımda boyun büküyorsun.
Neyse baba utanmak da bize öğretmediğin ardandır.
Benim içinse baba deyip birine sarılmak, zarardansa
kârdandır.
Şunu bil ki, sana karşı kalbimin yumuşaması,
Benim yıllarca döktüğüm için, başkasında görünce
Dayanamadığım o gözyaşlarındandır!
Yalnız geç buldun baba beni.
Devletim gibi geç hatırladın.
O sokaklarda beni unutan,
Sadece yaramazlık yapınca kulağımdan tutan,
Devletim beni hatırladı, vatan görevine çağırıyor.
Bak oğlun adam olmuş, vatan sınırlarında nöbete gidecek.
Eğer oralarda vatanına düşman olarak yetiştirilmiş
Bir kalleş kurşunu yemezsek şayet,
Söz veriyorum sana bu hasret bitecek.
Yalnız senden bir ricam var baba.
Bilmiyorum evinde var mı başka kardeşim ama
Sokaklarda var yüzlerce binlerce sahipsiz kardeşlerim.
Senden onlardan hiç olmazsa biri için
Evinde sıcak bir yatak, sabahları sıcak çorbalar ve
Şefkat isterim.
Ver elini öpeyim helalleşelim baba.
Eğer oralarda ipe sapa gelmez bir kör kurşun
İsabet eder de şehit düşersem, arkamdan hiç ağlama.
O, evine aldığın kardeşimi öp okşa sev benim yerime
Ben bilirim çünkü anne-babasızlığı, yuvasızlığı.
Kurşundan kötü işlemiştir ciğerime.
Ben affettim seni Allah da affeder umarım.
Ben hakkımı helal ettim sana baba,
Sende hakkını helal et bana.
Ben artık gideyim yavaştan.
Her ne kadar çalarak çırparak yasadıysak da,
Devlet yine babadır, vatan yine anadır,
Canım kurban olsun bu vatana!
Sayın Sarıkavak,
Derin ve acı bir toplum yarasıyla, yürek dağlayan şiirinize teşekkürler. Kaleminiz hiç durmasın.
Ayşe Yarman Öztekin
çocuk sahibi olmak için varini yogunu harcayan lar görmeyen kör gözleri duymayan sagir vicdanlari ve sözüm ona imanlari ile sokak çocuklarinida harciyorlar duyarli yüreginizi gönülden kutluyorum tebrikler saygilar
YÜREĞİNE SAĞLIK, DERS VERDİ DÜŞÜNDÜRDÜ ŞİİRİNİZ. KUTLUYORUM. Ali KILIÇ
Reşide Hanım yüreğine sağlık toplumun kanayan ve her geçen gün kanaması biraz daha artan bir konuyu şiirinize almışsınız kutlarım.
Şiir uzun olmasına rağmen insanı sıkmıyor ve bir solukta okunabiliyor. Tam puan ve Antl.
Sağlık ve sevgiler...
Muzaffer Çalışkan
Çok duygu yüklü bir şiir. 8 verdim listeme aldım. Giriş kısmındaki mükemmellik devam etmiş olsaydı 10 verirdim! Tebrik ederek daha güzelini yazmanız arzusuyla kolay gelsin sayın R.Sarıkavak.
Bu şiir ile ilgili 468 tane yorum bulunmakta