Ben bir garip yolcuyum, yolum gider bekaya
Eğleşemem şu arzda, ruhum muhtaç likaya
Misafire bu dünya; yol üstünde dinlence
Yolcu yolunda gerek, uymaz ona eğlence
Herkes gibi benimde, yolum uzun, ömrüm az;
Dünya denen şu handa, nefeslendim az biraz.
Bu dinlenme anında, yapmam gerek alivre
Sonsuz değil bu fasıl, çok kısadır şu evre!
Dur demeyin hiç bana, yolcu fazla duramaz
Akil uğrak üstünde, kalma düşü kuramaz!
Yolda yolluk lazımsa, her gidici insana;
Eyle onu tedarik desenize siz bana!
Ne elzemse yolcuya, almalıyım Pazardan
Her aldığım malzeme, geçmelidir mezardan!
O manevi gümrükten, geçmiyorsa bir meta;
Onu koymak heybeye, azim gaflet ve hata!
İnce ele, sık doku, desenize siz bana!
Dostu olan doğruyu, salık verir insana!
Kapkaranlık bir, menzil bekliyorken fakiri;
Nur yerine al diyor, bazıları her kiri.
Bekliyorken bizleri, kabir, mahşer ve mizan?
Nasıl yapmaz tedarik, varsa kulda az izan?
Bir alemse her uğrak, almak gerek malzeme!
Fuzuli’yi bırak ta, yönel kardeş elzeme!
Vazgeçilmez üç şeydir, azık, ışık ve Burak!
Bundan gayri ne varsa, fazlalıktır de bırak!
Bende böyle yap diye, söylüyorum nefsime
Doğru olan bu ise, aldanamam hissime.
Madem ben bir yolcuyum, neme gerek şu cihan?
Ne gerekse ahrette, onu kazan, onu an!
Makul olan tarz budur, yeğle onu ey beşer!
Gayri makul şey alma, yoksa orda olur şer!
Abdullah Toroslu
19.03.2012-İzmir
Kayıt Tarihi : 20.3.2012 06:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)