ben aşkı bir üveyikten satın aldım,yaşım onaltı
o zamanlar bakır rengindeydi dağlar
daha şıvan düşmemişti böğrüme
daha deli deli esmemişti ruzigar
kalbim acıya düşmemişti
sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım
halayda delikanlı başı olacaktım
bıyıklarım yeni terlemişti
gurbeti
ismail dayımın gönderdiği
kuru üzüm ve fıstık'nan
bir de istanbul fotoğraflarından tanımıştım
hey deli yanım!
türkülerim ince gül dalım
gönül közüm
verdiğim sözüm
ne zaman duman olsa
munzur'un doruklarında kalırdı gözüm
aradabir durup fırat'a bakışım
ve yanımdan ayırmadığım
bir üveyikten satın aldığım aşkım
yani ahretlik gülüyordum
istanbulu fotoğraftan
vurgunu üveyikten biliyordum
bir zemheri akşamında
oturtup tandırın karşısında babam
oğul yürü, dedi
yürüdüm
topak oldu babam,acıdan yundu gözleri
yalınız bir ''ah''etti anam
sessizce ırmağa düştü sözleri
yürüdüm
terleyen bıyıklarım
şahin bakışım
ve yıldızlı gecelerimden birinde canım
üveyikten satın aldığım halis aşkım
geride kaldı
ormanlar gördüm
ağaçlar gördüm
dallarında adamlar asılıydı
ipince fidanlar
ipil ipil kan sızardı dudaklarından
baykuşlar
gecenin koyukatmer al basması karanlığına karşı
nasıl da gülüyorlar
nasıl da gülüyorlardı
hani benim yıldızım
hani şehla bakışım
hani sazım
ve halıs aşkım
dağlardan geliyorum ben
fıratın doğduğu yerden
gönle aktığı yerden
serin göze başından
soğuk bulgur aşından
dağlardan geliyorum ben
aşkın doğduğu yerden hey!
yusuf'un kuyusundan eyyub'un sabrından geliyorum
etmeyin elemeyin
ben istanbulu fotoğraftan
vurgunu üveyikten belliyorum
hani benim yıldızım
hani şehla bakışım
hani sazım
ve bir üveyikten satın aldığım
halis aşkım
hey anam
ne aynam ne tarağım ne sedef çakım
ne tesbihim ne mintanım
bir han odasında
akşam alacası değip geçerken böğrüme
yavaşça önüme düştü alınyazım
kim tutar kaldırır başımı yerden
kim dinler türkülerimi bozlağımı sazımı
bir duan olaydı ah, yanıbaşımda
iki çift lafın
bir tas ayranın
bir dağ soluğun
entarine yapışmış kalmış bir yayla çimenin
bir tesbih böceğin
bir avuç toprağın
bir küçük taşın
bir tel saçın alyazmanın altından
hey anam
akşam indi kırıldı sazım
istanbulda
haramiler sokağında
bir han odasında
yavaşça önüme düştü alınyazım
hani benim yıldızım
hani şehla bakışım
hani dağlara verdiğim aşkım
akşam dediğim ana
istanbulda ay karanlık yürek pustur
bir de hikayesi var
kanadı kırık martıdan dinlediğim:
çok önceden
zebaniler yakıp geçerken şehri
üç damla baldıran zehri
üç damla hıyanet dökmüşler mavi denize
üç martıyı boğmuşlar
herşeyi gördüler diye
akşam dediğim
dam aralıklarından
han bacalarından kaçıp giden güneşin
vurması değil mi taa dağlara, dağlarıma
değil mi ana
yani akşam dediğim
isli han odasında
bir ben
bir viranşehirli yakup
bir de çaykaralı musa
üç bardak çay hatrına
üç gurbet türküsü değil mi uçurduğumuz
üç damla baldıran zehri değil mi ana
akşam dediğim
buradan
bu halis aşkımı
bir han kirasına sattığım hovarda istanbuldan
aranan bütün overlokçular sıraütücüler adına
budur havadisim
hatırladığın
ne bulgur tadı
ne bir çiçek
ne bir isim
ben gündüzleri müslüm gürses dinlemeye
geceleri han odasında
alınyazımı görmeye hüküm giymişim
yine de ana
ana yine de
öperim gözlerinden
dağlarımın
çimenimin
ve kanayan gençliğimin
öperim hepsinin tekmil gözlerinden
bıyıkları yeni terleyen gençliğimin adına
ana
can ana
yaran ana
oyy ana
hani benim yıldızım
hani şehla bakışım
hani sazım
bir üveyikten satın aldığım halis aşkım
ben aşkı bir üveyikten satın aldım,yaşım onaltı
o zamanlar bakır rengindeydi dağlar
daha şıvan düşmemişti böğrüme
daha deli deli esmemişti ruzigar
kalbim acıya düşmemişti
sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım
halayda delikanlı başı olacaktım
bıyıklarım yeni terlemişti
Kayıt Tarihi : 1.2.2001 18:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Sağ ol, var ol nefesinle
Ve şivan düşmesin o güzel yüreğine...
Saygı, sevgiyle
**ERZİNCAN BAŞBAĞLAR**
Erzincan Başbağlar kana bulandı
İnsi, cinsi cemi-cümle kan ağladı,
Yürekler kanadı, gözler sulandı
Şafaklar zindan oldu tan ağladı.
.
Sivas, madımak, Erzincan ilimiz
Harami vuruyor çoktur ölümüz
Ağıtlar yakıyor sağı-solumuz
Mümin münafık her kul ağladı.
.
Altmış kişi oldu kayıp sayısı
Ana-baba, oğul uşak dayısı
Perişan oldular kardeş bacısı
Başbağlar kavruldu kan ağladı.
.
Harami dağlar da yolları kesti
Masumlar öldükçe siyaset sustu
Anadolu halkı, Devlete küstü
Rüzgâr dile geldi, yel ağladı.
.
İnsan avlar oldu zalim avcılar
Methiye diziyor soysuz yağcılar
Hani nerde kaldı, hakim-savcılar
Genç-yaşlı, evli-bekâr dul ağladı..
.
Der Vezir, dinleyin ağalar-beyler
Eşkıya kudurdu, basıyor köyler
Şehitsiz geçmiyor haftalar-aylar
Yürekler köz-köz oldu dil ağladı,
Köyü beldesi seksen İL ağladı...
------OZAN ÇAKIROĞLU-------
.
5-Temmuz-1993 de Erzincan Başbağlar da zalim teröristler tarafından
33 masum Yurttaşımız kurşuna dizdi...
Hayatını kaybeden yurttaşlara yüce Yaradan rahmet eylesin. Mekânları
Cennet olsun...Yüce Allah bir daha böyle acılar göstermesin...
.
Ahhh! Nerede o eski şairler ve insanın okudukça okuyası geldiği o caanım şiirleri?
TÜM YORUMLAR (20)