Yaz Bana, Olur mu?
Bir ses ver gittiğin yerden, olur mu?
Çok özletme kendini,
Çok bekletme…
Ara sıra yaz bana, olur mu?
Yaaa öylesine,
hiçbir şey yokmuş gibi,
Aklına geldiğinde bir satır düşür,
Ne olursa olsun yaz…
Kitap aralarına gizlediğin,
altını çizdiğin o cümleleri yaz…
Bilirsin ya,
sevdiklerimi ezbere bilirsin:
Nazım’dan, Orhan Veli’den, Ahmet Arif’ten…
İşte o dizeleri yaz…
Hatta yalnızca,
“İyi misin?” de…
Bahane bu ya,
ben de oturur,
sabahlara kadar boşalan kadehlere
kendimi anlatırım…
Ama sen yaz…
Ne yazdığının önemi yok,
ben beklerim burada,
gözlerimde sabırla, içimde umutla.
Hiç çekinme…
Sıkılganlıklarını, mutsuzluklarını,
hatta mutlu anlarını bile yaz bana.
Orada olduğunu bileyim yeter…
Pencerendeki sardunyalara baktığını,
onlara fısıldadıklarını,
sokak köşelerindeki kaldırımları,
gecenin ışıklı sessizliğini…
Ne varsa yaz bana.
Ara sıra yaz, olur mu?
Sen yaz…
Ben zaten beklerim hep,
buralarda…
Özgen Öz
Kayıt Tarihi : 6.6.2021 03:06:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yaz Bana, Olur mu? Kadın gitmişti. Ne bir kavga, ne de bir hesaplaşma vardı aralarında; sadece suskun bir ayrılık. Adam, odanın içinde onun kokusunu hâlâ duyuyor, bardaklarda yarım kalmış çay izlerine bakıyordu. Hiçbir şey değişmemiş gibiydi, ama her şey eksilmişti. Adamın kalbinde tek bir dilek vardı: “Unutma beni…” Ama bunu söyleyecek gücü kalmamıştı. Yalnızca kendi kendine fısıldıyordu: “Bir ses ver gittiğin yerden, olur mu?” Geceler en ağır zamandı. Masaya oturur, boşalan kadehlere içini dökerdi. Bazen sigarasının ucunda tüten dumanı seyrederken, onun yazabileceği tek bir kelimeyi hayal ederdi: “İyimisin?” İşte o kadar. Ne fazlası, ne eksigi. Sadece bir kelimeyle, o uzaktaki kadın hâlâ yanında olabilirdi. Kitaplarına sarılırdı sonra. Kadının altını çizdiği satırları bulmak için sayfaları çevirir, her çizginin ardında onun parmak izlerini hissederdi. Nazım’ın bir dizesinde onun kahkahasını, Orhan Veli’nin şiirinde bakışlarını, Ahmet Arif’in isyanında gözyaşlarını bulurdu. Ona mektuplar yazmazdı adam, çünkü biliyordu: Kadın okumasa da o mektuplar kendisini paramparça ederdi. Bunun yerine sadece beklemeyi seçti. Beklemek, belki de sevmekten daha sadık bir eylemdi. “Ne yazarsan yaz” diye düşündü, “mutluluklarını, mutsuzluklarını, sardunyalara fısıldadıklarını, şehrin ışıklı sessizliğini… hiç fark etmez. Yeter ki yaz.” Adam için mesele satırların içeriği değildi, satırların varlığıydı. Çünkü bir insanın kelimeleri, uzaklığın içinden geçen bir ip gibiydi; iki yüreği birbirine bağlayan görünmez bir ip. Ve adam her gece aynı duasıyla bitirirdi içini: “Sen yaz, ben beklerim buralarda…”




Şiirime renk kettığız için çok teşekkür ediyorum saygılar sevgiler sunuyorum
Sağlık ve mutluluk kelâmınızla hep şiir çağlasın Üstat
En derin saygılarımla başarılar dilerim,
Her şey gönlünüzce olsun. Esen kalınız her daim
Göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı sevgi ve saygılar üstad.Esenlikler dilerim
TÜM YORUMLAR (2)