Hasretin sokaklarında, bir akşamüstü yangınıdır yüreğim.
Şehrin demir tepelerinden süzülen bir kor gibi
düştü dilime adın.Sen gurbettesin.
Belki de hiç gelmedin bu şehre,
sadece bir radyodan sızan eski bir şarkının
çatlak bir sesiyim ben,seni söyleyen.
Beklemek; saatin çarklarını yalayan pas,
bir merdivenin son basamağında donan ayak sesi.
Camlar buğulanır,senin soluk izinle silerim.
Kapılar hep başka yüzlerin gölgesinde kapanır.
Sen,hangi perdenin ardında soluksuz dans edersin?
Hasret,çivi çiviyi söker yürek tamburundan.
Aşk, terk edilmiş bir istasyonda
vagonları saymaktır gece boyunca.
Her biri başka bir hüzün,başka bir el sallayış.
Ben,rayların üzerine düşen yaprak gibi
senin geçişinin rüzgârını beklerim.
Gözlerimde yangın,kulaklarımda noksan bir nağme.
Bir gün gelirsin belki, tozlu paltomun cebinden
çıkarırım seni,buruşuk bir tramvay bileti gibi.
Üzerinde okunaklı saat:Gece yarısı.
Ve yer:Kayıp. Zaten bütün duraklar kayıp.
Seni beklemek,kendimi beklemekten yorulduğum
o keskin virajda,dönemece sürüklenen bir çığlığım.
İ???im, gönlüm yangın yerinde bir kent gibi.
Sen uzaklarda söylenirken o şarkıyı,
ben her sözünde bir pencere açtım karanlığa.
Rüzgâr eser,içinden geçen sen misin bilmem,
ama yanan,hep aynı cümlelerin kavruk yaprakları.
Bu özlem,aşk değilse eğer, nedir
bu kanayan yarık,bu harflerde donan nefes?
Kayıt Tarihi : 26.12.2025 00:14:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Umut




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!