Beklemek…
Ve yüreğim yorgun düşer beklentilerin ardından. Bir şeyi, bir kimseyi, bir sözü, bir davranışı beklemekten yorgun düşer göz kapaklarım. Kelimelerim her harfine kadar tükenmiş, cümlelerim tümce tümce tükenmiş, ben ise yorgun, bitkin, harap bitap bir haldeyim.Bazen hayal gücüm bile beklemekten yorulduğunu söylüyor bana, o bile beni yormak üzerine programlanmış. Boğazımda kocaman bir düğüm var artık. Yutkunamıyor, nefes alamıyor ve konuşamıyorum. “Gel, gidelim uzaklara. Beklemekten kim yarar bulmuş ki” desem bir yana “ Kaçmanın adını beklemek koymuşsun, üstüne git, korkma.” desem diğer yana savruluyorum. Böğrüme oturan vuslat hasretini bekliyorum. Ortadoğu’ya hakim olacak barışı bekliyorum, çocukların gözyaşlarının tek bir çikolatayla susacağ günleri bekliyorum, velhasılı kelâm bekliyorum onu, bunu, şunu ve seni. Seni bekliyorum, toprağın güneşle kavuşmasını bekleyen bir çiftçi gibi, kervansaray arayan bir yolcu gibi, sancılarına katlanıp doğumu bekleyen bir anne gibi bekliyorum. Elleri nasırlı bir bahçıvan çaresizliğiyle bekliyorum seni.
Sen nesin bilmiyorum. Sen bir kitap mısın yoksa bir film mi? Sen bir insan mısın yoksa bir hayvan mı? Sen bir söz müsün yoksa bir his mi? Sen bir dava mısın yoksa bomboş geçen bir hayat mı? Nietzsche’ye göre ahlaksız kılan bir durumsun, Shakespeare’e göre cehennemsin. Pavese’ye sen yoksa korkunçtur her şey. Pope’a göre ise sen yoksan hayal kırıklığı da yoktur. Peki ya bana göre?
Bana göre sen hayatın ta kendisisin. Bir şeyi, bir işi, bir durumu, bir sözü, bir fikri, bir oluşu ya da bazen bir satırı beklemek gibisin. Rindlerin ölümüsün bazen benim için bazen ise beklenensin bazen de bekleyensin. Adın beklemek olabilir ama sen hem bekletensin hem de bekleyensin. Acı çektirmeyi de seversin acı çekmeyi de, kavuşturmayı da seversin özlemeyi de, sözün özü sen her şeyi seversin sevmesine de insanların mutluluğu işine gelmiyor. Yoksa her dakika kavuşsa bütün insanlık istediği şeye, özlem duymasa mesela ufacık bir nesneye ya da kişiye. Beklemenin anlamı kalır mıydı sence? Bazen böğrüme oturmuş bir ayı bazen ise karnımda uçuşan bir kelebeksin sen. Gönül reçeteme yazılmış bir ilaçsın çoğu zaman bazen ise o ilacın yan etkisisin. Dönüşü olmayan bir yolsun sen benim için bazen de uçurumun sonusun. Dönmezsem öleceğim dönersem de insanlar beni öldürecek. Beklesem ben öleceğim beklemesem onları beni öldürecek. Bekletsem bir ayrı mevzu beklesem bambaşka bir olay. Sağanak yağarken yağmurun altında beklemek mantıklı mıdır? Âma insanlarla dolu bir odada lambanın yanmasını beklemek akıl kârı mıdır? Bekleyecek miyim beklemeyecek miyim ona zaman değil ben karar vereceğim. Ve kararımdan sonra ne beklemeyi bekleyeceğim ne de seni bekleteceğim. Beklemek bile beklenmeye değer değilse başka ne denk olur bu anlama ve manaya. Ben beklemeyi ve savaşmayı tercih ediyorum benliğimle hem de tüm cihana karşı. Korkmak ve kaçmak yok lûgatımda benim, savaşmak ise sonu barışla biteceği için beklentiye girmemi sağlayan şeydir. Ben beklemek için savaşıyorum şu an umarım beklentilerim de benim için savaşır.
2021
Harun Talha OzsoyKayıt Tarihi : 13.8.2025 03:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!