Taze yağmur coşkusundaki nehir yüreğim;
Başı göklere ermiş ülkemin,
özgür dağlarından,
Tepelerindeki ak karlardan,
Öyle bir ak ki süzülerek,
Önünde ne varsa eski acılardan
Senmişsin demek
Titrek parmaklarımın ucundasın
Seni seviyorum
Seni özlüyorum
Seni gözlüyorum
sensizliğin kalldı bende
Bu kaçıncı şiirim sana
Kaçıncı duygulanışım unuttum.
Bir seni unutmadım,
Unutamam şafak saçlım
Merhaba havadaki oksijen
Rüyalardaki beyaz gelinlikli hijyen.
Merhaba kandaki alyuvar
Günahla aradaki duvar.
Kurtul karanlıklardan
Yürü güneşe doğru be oğlum.
Siyah gömleğini tersine çevir ki
Yıldızın özgürlüğe kavuşsun,
Karanlık
karanlıklarda boğulsun.
Göz açmakmış tan vaktinde doğuşa
Kızıl tepeler ardında
Güneşe can vermekmiş
Karanlıkları intihara sürüklerken.
Seni sevmek
Ey kem değmemiş yamaçların
Çiğ damlalarıyla yıkanmış çiçeği,
Gök kuşağı entarinle
Güneşi kırbaçlarken siyah saçların
Zeytin zeytin gözlerinin körfezlerinde
ne güzel olurdu yüzmek şimdi.
ELLERİN OLMALIYDI ŞİMDİ
Şimdi ellerin olmalıydı ellerimde,
Gözlerinde seyretmeliydim;
Somurtmuş yüzümün mutluluk şeklini.
Yanaştıkça birbirimize tenlerimiz
Gidişinin anısına yazdığım bu mektubu;
Mantarlı bir şişeye koyup bırakacağım suya.
Gerçi bir klasik fransız filmi olacak ama
Fransız kaldım zaten,
Hayatın kurduğu pusuya
İÇİMDE HEP KALACAKSIN
Bu gece yine
Zeytin gözlerini çıkarıp karanlıkların en zifir yerinden
İs/lenen gönlümü aydınlatacağım.
Bakışlarının özlediğim alevlerine serip vücudumu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!