Çocukluğumuzda kundak,
Gelinliğimizde duvak,
Ölümümüzde sığınak,
Anneannemin gözyaşını sildiği mendili
Sevdalarımın rengiyle konuşan dili
Namusa duvar,
Bir bal arısı yüreğim, dudaklarında kardelenler
Uçmakla uçmamak arasında kararsız maviliklere
Hep beyazlara sevdalı….
Kar, kardelenler ve göz bebekleri
Doruklarında bulutların
Ve imrenir pamuk dedelere……
Çisil çisil yağmur
Yürüyoruz anılarla dolu..
Ayrılık acı
Gözler aldatıcı
Gönülde sancı
Ara duvarda yedi numara gaz lambası
Sekinin ucunda o
Perde yarım aralık
Pullu beyaz yemeni başında
Elinde nakışı - Ayrılıkları işliyor beyaz kanaviçelere-
Radyoda bir ayrılık türküsü
Yağmur yönümü soruyor anlamadan bakmışım
Neden sonra aklıma takılan soru ile yürümeyi sürdürdüm.
Geceyi bir yerden tanıyor gibiydim. Düşündüğüm an uykusuz kalan zamanlarımla eşitledim.
............................Şimdi saate bakmanın zamanı değil
Güneşede cevap vermeyebilirsin, zorlayan yokki
Yağmurda beni takip etmese
Bin yıl sonra geldim işte
Her yer sensiz, seni beklemede
Her şey sensiz eksik.....
Ahlat ağacı yerli yerinde
Su kaynağında çağıldamada
“Kağnıdan dökülen başakları
Toplardı dedem, nimet diyerek
Kağnının arkasında yürüyerek..
Kaç kez harmanda geceledi
Yıldızlar düşer diyerek.
Uzun sürdü bekleyiş
Çok uzun..
Dağlarda sis, gökte bulutlar
Bahar bir türlü gelmedi..
Umutlar ağaç dalında bitti,
' Bulamadım dünyada gönüle mekan
Nerde bir gül bitse etrafı diken
Yarde o ah, bende bu baht var iken
Hasret mahpus eder kara yer beni'
SÜMMANİ
Ata binmek menzile varmak değildir
Suyu yeterince
Sözü yerince
Közü gerektiğince
Zamanı istediğince kullanki
istediğinde su




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!