Sen tütün sararken yanar perdeler, hızlı sar
maganda ateşlerken kurusıkı elinde,
tınısı, ense sıcaklığında yıldız haritası
bilinmez belki lavanta, kalbine kurulan
toprak parçasıyım ve gölge, gece iki üç falan
gecemi erken çekilir, yüzün mü ufak güneşten
şarabın dibi mi bulanık, mantar yüzerken şişede nispeten
eseceği tutar ya Maçkanın, göbeğinde neon bulutu
sanki şehirde sırtımıza vesaire hiç dayanmamış,
şu bileklerine de denedim, ayak bileklerine
yaşam belirtisi olmayan gezegenler sığmazmış.
hızlı sar, yanar bu gündüz kış saatine geçtiğinde
belki son sigara, ya da şişe bitmeden son bardak
son gece ötmeden lanet karga çetesi tepede
son sabahın dokuzu, belki sekizi
toprağın yükselmesi, suyun gömülmesi
şarampole yuvarlarız, Amerikanımızın benzini bitince
bir kaç nota sonrası, ağızda kuru bir tad kalır
kan gibi.
sıcaklığı gider bu mevsimin, şarap ve şiir bittiğinde
ensen hala sıcaktır, saçlarına üfleyince içten
tütününü hızlı yak, olmazmı yine bir savaş çıkar
insanlık bu, somut bulutların daha fazlasına koşacaklar
sardığın filtreye, rujun geçtiğinde kalkarız
yağmur sonrası açtığında mavi tonların
saçların bir araya geldiğinde, bir rüya başlatır
bir vagon dolusu gece, huzur uyunur olduğun ilçe
kendi raylarında koşan özgürlük,
Konya sırtlarında yılkı atları,
Attila İlhan şiirinden anekdot ve kaygan bir zemin,
saçların yansıdığında gölgeme.
tokanı çıkar, şampuanın sindiğinde kalkabiliriz.
belki bir savaş çıkar, biz Kadıköyde,
ver elini o bar senin bu sinema benim demişiz.
vekaletende olsa yaslanmış kendimize,
içimizden geçerken sesin, dişlerini seyrediyoruz.
düşmüşüz yine sahil şarabının dibine,
perdelerim yanıyor bütün ayak bileklerinde,
belli mi olur, dünya ve paralel evrenleri deniyorum,
sığmayınca, Koi balığı çiziyorum eşitlik isteyen gündüzlerine.
güldüğün sokakları aşina kılarken de, baktık gidiyoruz,
kaburgaların ev olsun tüm kediler ve yetimlere.
Kayıt Tarihi : 20.10.2019 03:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
