yirmi üç yıl ve iki aylık ömrümde
söylesene pay-i-taht
hangi kış güzü,
ve hangi yaz baharı,
papatya toplamayı,
huzurlu ve tedirgin olmayan bir nefes alışı,
park masalarına sıkıştırılan el tutuşmalarını
sabahın köründe beklenen otobüs duraklarını kovaladı ki?
oysa yazdığım tüm şiirlerde kovalıyordu.
sana kusursuz bir ülke vadetmiştim...
lakin yanılmışım,
ben kimseye eli bağrında, tertemiz bir ülke vadetmemişim.
benim ülkemin kuru topraklarını kan sularmış oysa
yağmur yerine,
oysa hiç orman yokmuş yeşiline sığınılacak
ve deniz diye saydığım şeyler ise
ufak su birikintileri sanrılarıymış yalnızlık çölünde.
ben tüm vatandaşlarımı hali vakti yerinde, mutlu ve heyecanlı insanlar zannediyordum,
oysa onlar sanayi devriminden kalma
bir grup antiemperyalistmiş, ezilen...
ne yapabilirim ki, elimden gelen bu!
tüm bunları kabul edebilseydin,
sahip olabilirdik belki de
yemyeşil ormanlara yağmurlu,
masmavi denizlere balıklı,
ve vatandaşlara ülkesini her ne pahasına olursa olsun güzelleştirmeye inançlı...
ama olmadı işte!
ama iste ben sen de o yüzü sevdim!
bana sahip olduğum zamanlarda yeni bir kainat yaratacak kadar aşkı ilham eden,
işte o yüzü!
hala gördüğümde içimde alize rüzgarları estiren,
sürekli ve doğudan kuzeye
yine de işte o yüzü sevmiyorum!
beni sürekli yarı yolda bırakan...
Kayıt Tarihi : 27.4.2007 18:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!