Ne garip gayya
Muhtırası ezelden verilmiş
Mültefit ateşler içinde murdar kudretim
Feryat balbal içinde mühürlü bir yalan
Gayyada oyalı tahtlar kıblegah
İbrahim mi aç, bıçak mı doymadı?
İsmail evvel ahir sorgusuz.
Ne Sebir'den, ne de Gökten koç indi,
Bu defa İbrahim de Halilullah değildi.
İsmail hep aynı, İsmail hep kurban!
Ulu bir Irkın kora dönmüş isyanıydık buğday tarlasının yanı başında,
Hazâkat sahiplerinin üzerindeki menevişlerdik,
Zihnimize sakladığımız kutlu ümrana selam durduk bambaşka alemlerde.
Yolda,
Kırıklarımızı sardık,
Hatırlıyorum!
Halîk'ten geldim Kadîr'de durdum.
Mahfî diyarlar adresim, adım Sahîr.
Her tufanın içinde ben varım.
Ve ben varım, tüm hazâkatimle.
Ateşin ağzında uyuyorum!
Hicaz yolu şeytan dolu...
Uyanıyorum!
Elimde Musa'nın asası;
Vuruyorum yere kaldırıyorum göğe...
Ne yer, ne gök, ne de göğsüm yarılıyor...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!