Bana Bir Masal Anlat Şiiri - Ömer Yüce

Ömer Yüce
97

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Bana Bir Masal Anlat

BANA
BİR MASAL ANLAT BABA.

“Bana bir masal anlat baba
İçinde tüm oyunlarım,
kurtla kuzu olsun
şekerle bal.

Bana bir masal anlat baba
İçinde denizle balıklar
yağmurla kar olsun,
güneşle ay ...”

...

Sevgili eşim sıkı bir Yeni Türkü hayranı,
ne zaman biraz müzik dinleyelim desem
bu şarkıyı dinlerken bulurum kendimi.

Şarkıda anlatılmak istenen,
bir çoçuğun kafasında düşlediği ütopik bir dünya hayali.

Bir hayal ki;

İçinde çiçek,
içinde bahar
göğünde mavi gökyüzü
cömert güneş
gecesinde parlayan ay
her satırında mutluluk var.

Oysa gerçekte öyle mi?

Mesala ben de
ilk masalımı babamdan dinledim.

Benim dinlediğim masallarda;

güçlü görünmek,
dik durmak,
ayağını yorganına göre uzatmak,
muhanete muhtaç olmamak anlatılırdı.

Ekmek aslanın ağzında,
Sevda anka kuşunun kanadında,
Anka kuşu da kaf dağının ardında idi.

Orda gaddar bir padişah
ve güzel kızı vardı,

kendi saray da,
güzel kızı zindandaydı,

zindanın kapısında iki
(at ve it olmak üzere) bekçi vardı.

Atın önüne et,
itin önüne ot koymuşlardı...

Prensesi kurtarmaya gelen yiğitler
hep aynı şavaşı veriyorlar,
aynı şeylere yeniliyorlardı
ta ki kahramanımız şark kurnazı

Keloğlan olaya el atana kadar.

Kimsenin aklına gelmeyen kurnazlık güya onun aklına gelirdi,
yaptığı tek şey de atın önüne otu,
itin önünede eti koyup kızı kurtarır,

sonrada anka kuşunun uyurken kanadından çaldığı sihirli tüyünü
kuşa karşı kullanır karşılığında binip Anadolu topraklarına gelir gökten düşen üç elmanın ikisini kendine
birisini prensese verir,

O prensesi annesine bırakır,

yeni prenseslerin canını yakmak için
yeni maceralara yelken açardı.
...

Çocuk aklımızla hepimiz Keloğlana özenirdik,tipik bir üç kağıtçıydı,
kurnazdı,laf kalabalığıyla
işini görür emeksiz yemeğine ulaşırdı.

Öbür yiğitler donanımlı,
dürüst,özü sözü bir olduğu için kaybederlerdi.

Bu yüzden hayatım boyunca bu tür kolaycı kurnaz,karşısındakinin saflığını manipüle eden “Keloğlanları”hiç sevemedim.

Oysa hayat
gerçekten masallardaki kadar zordu.

Ekmek için aslanın ağzına,
ya da kaf dağına seferler düzenlemek,
sevdamız için anka kuşunun kanadına
ulaşacak matematiksel bir formül bulmak gerekiyordu.
...
Tabii zamanla büyüdük.

Masallar hikayeye,
hikayeler gerçeklere dönüşmeye başladı.

Hayatın zor tarafının,
ne aslanın ağzından ekmek almak,
ne de Kaf dağının ardına sefer düzenlemek olmadığını,

asıl sorunun;

Kolaycı,kurnaz,
laftan başka birşey üretmeyen,
bir şekilde hayatımıza sızmış
Keloğlanlar yüzünden olduğunu,
anladık,ama artık çok geçti.

Biz namusumuzla helalinden kazanalım,çalışalım,kendimizi yetiştirelim diye çırpınırken
Onlar çoktan Mısır’a sultan olmuştu...

Maalesef Keloğlan’lar
yine kazanmış,
dürüstler ve prensesler yine kaybetmişti...

Öyüce

Ömer Yüce
Kayıt Tarihi : 5.5.2025 18:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!