Gidersen her zerre ayaklanacak,
Dağları yerinden söküp yürütme!
Birbirine düşer ayakla nacak,
Kesme ümidimi, aykırı gitme!
Gitme bilmediğin izin ardına,
-Esat Anıkın Meselâ adlı şiir kitabı için-
Eynalda hediye aynı zeminden;
Bardak değil, en az testi Meselâ.
Şiire susayan içsin deminden,
Bendeki özlemi kesti Meselâ.
Bahar geldi kondu, aylardan nisan
Dostları görmekle sevinir insan
Bir canlılık akar ne yana baksan
Yaşanılan gerçek yalan olmasın.
Yalın söze süsler katar söyleriz
Ey rânâ bakışlım, gonca hândeliim,
Görece akıllım, görece delim,
Gelin fili doğru tarif edelim,
Haybeden savurup esen olmasın.
Adımız bir kere çıkmış kavgacı
Acırım o çiçeklere
Koklanıp da solmayınca
Ve boş, küflü yüreklere
Sevda ile dolmayınca.
Donan, gönen, meydana çık,
Alevdendir gül dudağı,
Yanağında gülzar ben'i...
Hüsnü taşırır bardağı,
Döner başım, bozar beni...
Kaşları yay, kirpikler ok,
Üç mübarek ayın ilki Recep'tir,
O ayda doğanlar, bil ki Recep'tir.
İpsiz gibileri belki Recep'tir;
Her Recep'i Recep getirdi, sanma!
İpsiz Recep'i an, Recep'i anma!
Yeniden okudum elifbasını,
İçinde kaf var da şu Kaf nerede?
Acep biliyor mu ülke basını,
Kendileri nerde, Mushaf nerede?
Azizdir cahile öğreten Hakkı,
Bizimki doğuştan olmuş hacı ya,
Yaş döker rastlasa onmaz acıya.
Soru soruldu mu hoca, hacıya:
Arafat nerede, Araf nerede?
Ağaç dipleridir esas uğraklar...
Ne antisemitist, ne de naziyiz.
Dünyayı tartacak hak teraziyiz.
Biz alıştık, ya şehit ya gaziyiz;
Niyaziyi şu Mısırda bulalım...
Zalimler insana el kol bağlatır,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!