Ölüm kurtuluş der, atlı koşar kayaya
Varır, koyar başını, dinler dağı
Bir huzur vermez ölüm, ne dağa ne atlıya
Atlı sürer atını, nallar değer toprağa
Bakar atlı gümüş göğe
Sen bakana kadar aynalardan haberim yoktu.
Sen diyene kadar Seslerden...
Nefesini duyana kadar rüzgar yoktu,
Seni görene kadar ışık...
Yalnız bir çöl vardı;
Yalınayak yürüyen bedeviler,
Son bi kez bakayım yüzüne;
Yüzüne son bi kez bakayım da,
Gamzenden Yusuf'u çıkarayım.
Yusuf'u okuyayım kuyuya
Kuyuya Yusuf'u okuyayım da,
Seni yankılandırayım kuyudan.
Bir ezan okunuyor kulağıma
Yeniden doğuyorum
Annem doğumumu
Ölümüyle kutluyor
Mavi adam seni rüyamda
Merhaba güzelim
Senin parmaklarında ölüm kalmış
Hadi dokun bana, merhametle dokun
Hadi güzelim
Senin yollarında hüzün kalmış
Bırak yürüyeyim sana koşmaya yakın
Ölüm ve savaş, ikiz kardeşler
Birbirlerini besler, büyütür
İnsanlığın yüzüne kara lekeler
Bırakır, silinmez, unutulmaz
Ölüm ve savaş, acımasız efendiler
Adamlar;
Adamların boyunlarında kablolar,
Odamın köşesinde yanan bi alev var.
Annem ne zaman yüzüme baksa beti benzi atar.
Ama o gidince yıldızlara kaçarım
Ben gökte yıldızlardan kayarım
Yıldızlar, gökyüzünün ışıkları
Senin gözlerin gibi parlarlar
Senin gözlerin, yıldızların yansıması
Senin yüreğin, yıldızların sırrı
Yıldızlar, senin dostların
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!