Bir sabah sustu sesin evde,
Baktım yoktun, sandalye bile boş geldi gözüme.
Çayı ben demledim bu kez, ama eksikti her yudum,
Çünkü çay bile sensiz, sadece sıcak sudu babam…
Şu duvarda asılı duran ceket var ya,
Hâlâ kokunu taşır bana gizlice.
Sarılırsam belki ağlarım diye korkarım,
Senin olmadığın bir koku bile yeter yıkılmama.
Küçükken dev gibiydin gözümde,
Omzunda gökyüzüne ulaşırdım sanki.
Şimdi ben büyüdüm ama sen yoksun,
Ve gökyüzü artık fazla uzak, fazla sessiz babam…
Sen susardın, ama o sessizlik konuşurdu,
"Yapma evlat" derdin gözlerinle bazen.
Bir kez bile bağırmadın, kırmadın,
Ama şimdi sensiz her şey kırık zaten.
Ne zaman düşsem, ararım gölgeni,
Dizlerim kanar hâlâ, ama silen yok artık.
Senin “Geçer oğlum” deyişin yok mesela,
Şimdi her yara sonsuza kadar kalır sanki.
Bayramlarda beklerim kapıya bakarak,
Sanki ayakkabının sesi gelir de dönersin.
Ama her adım yokluğuna çıkar babam,
Ve her tebessüm yarım kalır gidişinle birlikte.
Sana hiç “Seni seviyorum” demedim yüzüne,
Korkar mıydım? Yoksa utanır mıydım nedense?
Şimdi keşke diyebileceğim binlerce an var,
Ama sen artık sadece rüyalarımdasın babam…
Biliyor musun, sustuğun yer hâlâ boş,
Kimse dolduramadı, kimse sen gibi olmadı.
Ne konuşmalar, ne sarılmalar…
Senin yokluğun kadar dokunmadı hiçbiri yüreğime.
Belki şimdi bir başka âlemde,
Bir yıldız oldun, beni gözeten gizlice.
Ama bana gözyaşını gösterme derdin hep,
Şimdi gözlerim kurusa, kalbim ağlar sessizce.
Seni özlemek, zamana direnmek gibi,
Ne ileri giderim ne geri dönebilirim.
Sadece adını mırıldanırım geceleri,
"Babam" derim…
Bir tek o kelimeyle dağılır içim.
Kayıt Tarihi : 1.6.2025 01:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!