Baba Şiiri - Mucize Şiirler

Mucize Şiirler
136

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Baba

BABA

Biraz kırgınım, biraz yorgunum
omuzlarıma düşen akşam köpüğü gibi.
“Sar beni, Baba,” dedim usulca, gözlerimde yağmur;
“Söz ağlamayacağım,” senin eline tutundum.

Artık anlıyorum seni, Babam;
hep başım ağrıyor diyordun ya,
meğer derdi kalbine ağır gelinceymiş
acısi bağrından çıkarmış, sessizce, gecenin ardına.

Senin adınla ısınırdı mutfak köşesi,
ekmeğin buharı, eski radyo türküsü;
ellerin çalışkan, ellerin yorulmuş,
çizgiler yaranın haritası gibi avuçlarında.

Kızın nefes alamıyor, Baba
sözcükler bu cümlenin etrafında titriyor,
senin yanaklarının gölgesinde büyüyen korku,
benim sesimde yırtılan bir yorgan gibi.

Hatırlıyorum: küçük bir el tutunurdu parmağına,
senin adını fısıldayan telaşlı bir nefes
o nefes şimdi boğuk, gecenin içine hapsedilmiş,
senin dizinin kıvrımında arıyor yine huzuru.

Gel otur, Baba, rüzgâr kesilsin;
sana anlatayım öylece, kelimelerle örülen gecelerimi.
Dertlerini kurşun gibi taşımışsın,
her adımın yerde bir yazı: “Dayan” yazısı.

Anladım şimdi; gülümseyişin zorunluymuş,
zorunlu bir güneş gibi takılı kalmış yüzünde.
“Başım ağrıyor” diyordun sadece; ama o ağrı,
bir evin tavanında dönen eski vantilatör misali
fısıldayıp duruyormuş geceleri.

Senin için dikerim geceleri bir battaniye,
ışık düşsün diye pencereden, usul usul.
Ellerin titrerken ben adını sayarım, biri eksik düşmesin diye,
her hecede bir dua, her durakta bir umut.

Kızın nefes alamıyor, Baba
o küçük göğsün altına gömdüğümüz bütün şarkılar,
şimdi yeniden söylenmeli, ince bir mendil gibi,
nefesleri silmeli, tekrar öğretmeli soluk almayı.

Biliyorum, gururun bir kaya, kolay aşınmıyor;
sana, en çok da, kendine kırgındın belki.
Oysa kendine uzattığın el, koca bir ülkeymiş sanki,
insanları bağlayan bir köprü yıkılmasın diye beklemişsin.

Sana benden bir sır: baş ağrıları bazen yalnızlık olur,
kulağına dolanan sessiz bir şarkı;
ben o şarkıyı bölmek istiyorum, parmaklarımın arasından
geçsin diye, hafif bir rüzgâr olsun.

Baba, izin ver şimdi; saçlarını okşayayım,
yorgunluğunu alacak kadar cömertçe.
Kızın nefes alamıyor diye korkma,
biz buradayız bir siper gibi, senin etrafında.

Anlat bana yine, çocukluğunun yağmurlu sokaklarını,
o eski bisikletin tekerleğinin çıkardığı melodi gibi.
Anlat ki, ben de taşıyayım hikâyeni;
her dize bir merhem olsun, her durak bir dinlenme.

Akşam çökerken mum olacağım, söndürülmeyecek,
ellerin elinde çay, gözlerin ufukta bir liman;
“Artık anlıyorum seni, Babam,” derim yeniden,
ve bu söz bir köprü kurar kalp ile kalp arasında.

Kızın nefes alır mı, evet
çünkü sevgi nefes verir, usulca, izini bırakmadan;
biz birlikteyiz; senin ağrın bizim sözümüz olur,
ve geceler birer birer aydınlanır, sabaha yaklaştıkça.

Sar beni, Baba bu kez ikimiz de ağlamayız,
sustuğumuz yerlerden şarkılar doğar, güçlü ve yumuşak.
Söz ağlamayacağım demiştin; o söz şimdi başka türlü duyulur:
yaşamak için sarılmak, nefes aldırmak için sevmek.

Baba, elini bırakmayacağım;
yorgunluğun, gururun, derdin hepsi burada
benimle, kızınla, bir evin içinde atıyor;
nefeslerimiz birbirine sarılmış, geceden sabaha.

Söz :Mucize

Mucize Şiirler
Kayıt Tarihi : 14.9.2025 19:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!