fersahlığın gittikçe büyüyor, azize
kafesimdeki boşluk, kuşların kalbini sızlatıyor
güvercinlerini beklediğim pervazlarıma
saba makamında çığlıklar konuyor
utancımı meydanlarda yaktığımdan beri
yıldızların tacizine uğruyorum
her çırpılan kanatla
seni uzaklara uğurluyorum
benim bütün suflelerimi kestiler, azize
şimdi ücralarımda gölgemi gezdiriyorum
yüreğinde dilsiz bir çığlık
dilinde, dinsiz bir isyan olan mücrim gibiyim artık
her iç çekişimde dünyalar üstüme yıkılıyor
sen uçmaya yelteniyorsun
benim kolum
benim kanadım kırılıyor
yetişelim diye devrilmişti dünya, yetişemedik azize
kozalarımız yıldızlara asılı kaldı
ey benim ayaz kalbime ilişen, güneş yüzlü yar
bil ki artık kanımda iflah olmaz bir delilik var
zaten aşk sadece delilere sunulandır
aşk hem de bir yangındır ki
akılımı tutuşturdu
nihayet beni de deliler yurduna kavuşturdu
sen oruçluya ekmek gibisin ya, azize
ben de çöllerde yağmur kuşuydum
susamışlara göklerden su çektim birer birer
onlar da kanadımdan tutup, beni karanlık kuyulara çektiler
bu yüzden uçamıyorum sana
ağzımı göklere açtım
gözlerim kavruluyor
ne olur bir yudum su ver bana
sinsi avcılar dolanıyor baş ucumda, azize
ben hep yaralı ırmaklardan su içmeye mecburum
bütün iklimlerimi kuşattı aşkın haramileri
kan tutar gibi tutuyor artık yaşamak beni
can çekişen kartallar terk edilmez, vurulur
titremesin ellerin, dirayetli dur
bir tek şunu unutma, azize
beni sadece kendi gökyüzümde vur
Şahin KABAKUŞ
2014
Kayıt Tarihi : 1.6.2014 23:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!